Bazı insanların diğerlerinin kanından beslenmediği, çocukların makineli tüfeklerle öldürülmediği, havayı özgürce soluyabileceğimiz daha iyi bir dünya hayal ederiz.
Bu kitaba BA-YIL-DIM. Irgatlık yapan köylülerin, fabrika işçilerinin ve kentte çalışanların, o kadar imkansızlık, sefalet, açlık ve yoksulluğa rağmen, haklarını almak için mükemmel bir şekilde örgütlenip mücadele etmelerine hayran kalmamak mümkün değil.Gördükleri ihanet sebebiyle, sokakta kurşunlanıp öldürülüyorlar, bir sürü tutuklanmayla beraber işkence görüyorlar, işkenceyle öldürülüyorlar. Bu kadar olumsuzluklara rağmen tekrar yeni üyeler bulup, örgütlenip vazgeçmiyorlar davalarından. Okurken ağladığım romanlardan biri oldu. Karakterleri çok içselleştirdim sanırım. Betimlemeler harika, okurken sanki o sahne içindesiniz ve yaşıyorsunuz olayları. Çevirmeni de tebrik etmek gerekir ayrıca. Unutmadan söyleyeyim, bu kitabın bir de (sanırım 6 bölümlüktü) dizisi çekilmiş. Kitabı bitirmeden izlemim dedim.Merak ediyorum nasıl olmuş diye. Okuduğum karakterleri canlı kanlı izlemek ayrı bir güzel olcak. Diziye YouTube den ulaşabilirsiniz. youtu.be/fYg8oPKsbK4 Neyse uzun oldu biraz. Okuyun daaa, daha ne diyimm..
Portekizli yazar Manuel Tiago'dan İspanya İç Savaşını anlatan önemli bir eser. Aynı zamanda otobiyografik özellikler de taşıyan bir dönem romanı.
Manuel Tiago yazarın takma adı. Esas adı ise Alvaro Cunhal. O, bir yazar, bir devrimci, bir siyasetçi ve bir siyasi parti lideri. Portekiz tarihinde önemli yer edinmiş bir devlet adamı. Yazar, Portekiz'de Salazar'ın diktatörlüğünü ilan etmesinden sonraki yaklaşık 40 yıl boyunca faşizme ve diktatörlüğe karşı mücadele etmiş, yıllarca hapiste yatmış bir devrimcidir. Hapiste kaldığı süre içerisinde de yazmaya devam etmiş biridir. Bazı kitapları diktatörlüğün sona erdiği 1974 yılından sonra ancak yayınlanabilmiştir.
Kitapta yazar bizi İspanya iç savaşına götürüyor ve Faşist lider Franco'ya karşı mücadele eden bir grup Portekizli gencin yaşadıklarını anlatıyor. Aynı zamanda kendisinin de direk olarak yaşadığı dönem olayları ve iç savaşın gelişimi hakkında bize ayrıntılı bilgi veriyor.
Oldukça akıcı bir dille yazılmış, ustaca kurgulanmış bu kitabı ben büyük beğeniyle ve keyif alarak okudum. Konuya ilgi duyanların da mutlaka okumasını tavsiye ederim.
Âlvaro Cunhal’ın mücadelelerle dolu yaşamını okuduğumda gerçekten etkilendim. Salazar diktatörlüğü döneminde Portekiz Komünist Partisi’ne katılan yazar uzun yıllar Peniche Hapishanesi’nde yatmış. Buradan kaçmayı başaran Cunhal’ın mutlu denebilecek bir sonla biten yaşamında edindiği deneyimlerini aktardığı 8 tane kitabı var. Portekiz için önemli bir figür olan Cunhal bu eserlerini Manuel Tiago takma adıyla yazmayı tercih etmiş. Gerçek kimliği ise uzun yıllar sonra halka açıklanmış.
İspanya İç Savaşı’nın başladığı döneme konuk olduğumuz kitapta iki kutba ayrıştırılmış toplumu gözlemliyoruz. Hitler ve Mussolini’nin desteğiyle diktatörlüğünü ilan etmek isteyen Franco ve buna karşı çıkan halk arasında meydana gelen savaşı okuyoruz. Portekiz Komünist Partisi üyesi birkaç gencin bakış açısıyla sunulan kurgunun merkezinde ise Eulalia isimli bir kadının evi yer alıyor. Bahsi geçen karakterlerin uğrak yeri olan ev adeta bir güvenli liman görevi görüyor. Kitapta ön cephede, hastanelerde ve birçok yerde ilk elden görev alan kadınları da okuyoruz.
Hiçbir şeyden haberi olmayan günahsız halkın katledilişi, hayatlarında belki de hiç görmeyecekleri insanların iktidarı için can veren gençler, özgür yaşamak isteyenlerin amansız mücadelesi yalın ve akıcı bir dille anlatılıyor. Canberk Koçak çevirisinin de gayet başarılı olduğunu düşünüyorum.