Bir anlığına düşünmenizi isteyeceğim. Düşünün ki çok küçük aralıklar haricinde tam 10 sene cepheden cepheye vatan uğruna koşturuyorsunuz. Sevdiklerinizden uzak; belki ondan ufacık ayrı kalmanın gönlünüzü yakacağı yârinizden, sarılmaya koklamaya doyamadığınız bebeğinizden, belki de uğrunuza her şeyini feda etmeye hazır annenizden, o koşullarda ondan gayrı bir yer düşünemediğiniz yeriniz yurdunuzdan... Çok değil bundan 100-110 sene önce aynı coğrafyada yaşayan bir vatandaş olsaydık yaşayacaklarımız bundan farklı olmayacaktı. "Asım'ın nesli" Balkan Harbi'nden Millî Mücadele'ye tam 10 sene vatan korumak gibi mukaddes bir vazife için sevdiğinden, çocuğundan, ana-babasından, yerinden-yurdundan geçti. "Asım'ın nesli" belki Cihan Harbi'nde mağlup oldu, ama namusunu asla çiğnetmedi. Balkan ve Cihan Harbi gibi iki hezimetle elimizden çıkan müreffeh topraklarımız; geride elimizde kalan bitkin, çilekeş, her şeyden geçecek ama asla vatanından vazgeçmeyecek Anadolu... Millî Mücadele'nin kıymeti bunları bildiğimizde inanın bana daha da artıyor.
Osmanlı'nın son yıllarını, Cihan Harbi'ni, özellikle Suriye-Kanal cephesini merak edenlere bilhassa önerimdir. "Üç Paşalar"a ve Cihan Harbi'nin Suriye-Kanal cephesine ilgi duyanlar Cemal Paşa özelinde kıymetli bilgilere Falih Rıfkı vesilesiyle erişebilirler.
