Yoğun duygular yalnızca zihinde değildir aynı zamanda bağırsaklar ve kalbi de kapsaz. "Kalp, bağırsaklar ve beyin, 'pnömogastrik' sinir aracılığıyla son de rece yakın iletişim hâlindedir, insanlarda ve hayvanlarda duyguların ifadesini ve yönetimini sağlayan önemli bir sinirdir. Zihin güçlü bir şekilde heyecanlandığında, aniden iç organlar da etkilenir; böylece,
heyecan durumunda, bedenin en önemli iki organı arasında karşılıklı etkileşim ve tepki olacaktır."
( "BU, ASLA UNUTAMAYACAĞINIZ,
HARİKA BİR YOLCULUK OLACAK" arka kapaktan)
Kitabı çok beğendim. Aslında herkese okumasını tavsiye ederim ancak bazı kitapların zamanı olduğuna inanıyorum. Bence bu kitap da zamanı geldiğinde sizi bulacaktır. Yazarın anlatım şekli harika, kitap su gibi akarken arada kapatıp hayal dünyasına dalmak özbenimle
Zihin bütün yıkıntıların bıraktığı izleri unutmuyor, onları, biçimlerini değiştirerek sıkıntılı bir rüya ya da karabasan biçiminde, aradan onyıllar geçse de sunuyordu. 'Hepsinden kurtulmak ölüm mü acaba?' diye düşündü. Ya kurtulmadan yaşamak? O neydi?
Sayfa 72 - 1. Baskı Şubat 2006 İmge KitapeviKitabı okudu
Bilgi kirliliği azaldıkça zihin netleşir..
Zihin netleştikçe eylem ve söylemler tutarlılaşır..
Bilgi kirliliği, bilgi kaynağı ve söylem farklılıklarının neticesidir.. Bilgi kaynakları farklılaştıkça zihin bulanmaya başlar. Bulanan zihin sağlıklı faaliyet göstermez. Bunun neticesinde tutarsız davranışlar ve çelişkili söylemler ortaya çıkar..
📌 Bibliyoterapi, "Zihin Karışıklığı" bölümü
“Belki de, diye düşünüyordum, mantığın eğitimli kullanımını, iyi eğitimi, iyi hükmedilen dili, siyasi aidiyeti fazla abartmışım; belki de terk ediliş karşısında hepimiz aynıyız; belki çok düzenli bir zihin bile artık sevilmediğini keşfettiği zaman buna tahammül edemiyor.”
Ben yazmak istemiyordum. Hiçbir şey istemiyordum. Dünya üzerinde yapılacak işlerim bitmişti. Düşündüğüm her şeyi denemiştim. Şimdiyse sakin bir şekilde ölümü beklemek istiyordum. Zihin yolculuğumun son aşamasındaydım. Dünyanın en güzel sanat eserini yaratıp on dakika seyrettikten sonra yakan bir ressam gibi ben de keşfettiğim düşünce cennetimi tasfiye ediyordum. İki aydır bunu yapmaya çalışıyordum ve bitmesine çok az kalmıştı. En azından ben öyle düşünüyordum. Sona erdiğinde ise beş yaşındaki bir çocuğa dönüşecektim. Ve bu zaten çok büyük bir çaba gerektiriyordu. Cehalete geri dönüşün cehaletten çıkmaktan çok daha zor olduğunu, hafızamın rahatsız eden darbeleriyle anlamıştım... Hatta belki yaratacağım yeni be bomboş aklım sayesinde mutlu bile olabilirdim.
İki keşiş bir bayrak hakkında tartışmaktadırlar. Biri, “Bayrak kıpırdıyor,” der. Diğeri, “Rüzgâr kıpırdıyor” der. Altıncı pir Zenon, oradan geçmektedir. Onlara, “Ne rüzgâr, ne de bayrak, zihin kıpırdıyor” der.
İslam'a yaklaşan zihin,İslamî hayata bakan göz,onu asıl gereçleştireceği hedeflerin bir unsuru,niyetlerine müdahale eden bir vakıa olarak gördüğü sürece İslâm için kendi düşüncesinde bir 'yer' tayin edecektir.
Çocuk dışarıdaki dünyayı değiştiremiyorsa yapabileceği tek şeyi yapar. Dünyayı algılamayı değiştirir. Kendine bir iç dünya yaratır, oraya sığınır. Yönetebildiği sürece zihin dünyası çocuk için bir krallıktır.