Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yusuf Kaymaz

Yusuf Kaymaz
@10ysf10
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine, bu hasret bizim... Nazım Hikmet
221 syf.
10/10 puan verdi
Savaş değil Barışın tarihi yazılsın
Savaşı devlet başkanları, bakanları, silah ve ilaç tüccarları başlatır, savaşan, ölen, acı çeken, ezilen, sürülen, yok edilen, zorluk çeken de yoksul halk oluyor. On sekiz yaşına gelmiş çocukları savaşın ortasına bırakıp bütün düşüncelerinden azade edilmiş bir şekilde yıkıma gönderilenlerin romanıdır; "Garp Cephesinde Yeni Bir Şey Yok."
Garp Cephesinde Yeni Bir Şey Yok
Garp Cephesinde Yeni Bir Şey YokErich Maria Remarque · Engin Yayıncılık · 19943,279 okunma
Reklam
1192 syf.
10/10 puan verdi
Savaş insanlık suçudur…
Vasili Grossman; Tarihin en önemli Savaş muhabirlerinden biridir. Ustası Tolstoy 'un izinden gidip tıpkı Savaş Ve Barış gibi, büyük bir muhaberenin dönem romanını "Yaşam Ve Yazgı'yı 1950'li yıllarda yazdı.      Kitap Rusya'da büyük bir yankı uyandıracaktı, lakin sovyet politikacıları yazar Grossman'ı mahkum
Yaşam ve Yazgı
Yaşam ve YazgıVasili Grossman · Can Yayınları · 2022223 okunma
48 syf.
9/10 puan verdi
Sanat salt estetik bir mesele değil, aynı zamanda direniştir.
Yaratmak, bugün tehlike arz eden bir eylemdir ve sanatçının her eseri eylem niteliğindedir. Der Albert Camus. Albert Camus'un 1957' de Nobel edebiyat ödülü ve Uppsala Üniversitesi'nde verdiği konferansı bir araya getirilip bize sunulan bu kısa öykü sanatın ve sanatçının karşı karşıya kaldığı güçlükleri anlatmış. Beni ziyadesiyle etkileyen güzel bir kitap olmuş. Sanatçı, insanların acılarını ve mutluluklarını herkesin anlayacağı ortak bir dile dökerse herkes tarafından anlaşılabilecek, hakikate karşı beslediği mutlak bağlılıkla, insanlar arasında evrensel bir iletişim kurma şansı elde edebilecektir. Sanat sanat için midir? sanat doğruluk içindir, sanat toplumdan ayrı tutulamaz... Günümüz Türkiye'sine bakalım sanata ne kadar değer veriliyor. Bir siyasetçinin çıkıp da her hangi bir sanat dalı hakkında her hangi bir yönlendirme yaptığını görüyor muyuz... Hayır hayır sanatçı hükümetlerin kovanına çomak sokar, halkı aydınlığa kavuşturmak ister. Aydın bir halk zorba hükümetlerin baş düşmanıdır. İnsanların kör, sağır, dilsiz ve kayıtsız kalmaları için siyasetçiler ne kadar uğraşsalar da, sanatçılarda halkın direncini güçlendirmek için sanatını konuşturur. O zaman bizde Albert Camus'la birlikte şöyle haykıralım "Başkaldırıyorum öyleyse varız..."
Yaratma Tehlikesi
Yaratma TehlikesiAlbert Camus · Can Yayınları · 2021738 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
136 syf.
·
Puan vermedi
Benim en büyük düşmanım savaş başlatandır... Savaş sadece cephede yaşamıyordu. Savaşın birde görünmeyen kısmı, tarih kitaplarında sözü geçmeyen başka bir cephe var. Bu cephe de kadınlar savaşıyoru, yaşlılar ve çocukların savaşı, açlıkla, korkuyla, huzursuzlukla, umutsuzlukla... savaşıyorlar... Toprak Ana... Nice mutluluklar, hüzünler, savaşlar, umutlar, aşklar, ihanetler gören Toprak Ana. Ve savaş... Sonunda barışı getireceğini vadeden ancak bireylerden, ailelerden, toplumlardan nice canlar götüren savaş. Gülümsemeleri solduran, umutları yok eden, tüm acımasızlığını insan kalbinin en derinlerinde hissettiren savaş...
Toprak Ana
Toprak AnaCengiz Aytmatov · Ötüken Neşriyat · 202261,5bin okunma
50 syf.
·
Puan vermedi
SAVAŞA HAYIR... Deliren dünyanın dehşetinden arınmaya çalışanların öyküsünü okuyoruz. Bu belki de bizim için son derece tanıdık olan içimizdeki iki iç sesin çatışmasının tereddütsüz dışa vurumu... Stefan Zweig 2. dünya savaşında devlet adamlarının ihtirasları yüzünden ölmüş milyonların acılarını kısacık bir öyküye sığdırabilmiş.
Mecburiyet
MecburiyetStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202161,9bin okunma
Reklam
182 syf.
·
Puan vermedi
Çakırcalı Efe! Çakırcalı Efe! Yol ver geçelim. Yaban de-ği-liz... Hikaye 19. yy sonu ile 20.yy başı arasında geçiyor. Zaman akışı olarak Çakırcalı Mehmet Efenin, ana karakterimiz, çocukluğundan kısa bir kesit ile başlıyor. Babası Çakırcalı Ahmet Efenin çok güvendiği bir devlet zabiti tarafından öldürülmesi ile namus temizleme pahasına hiç istemediği eşkiyalığı yapmaya başlıyor Efemiz. Yaşar kemal insanın rahat yaşamı bırakıp da neden dağa çıkıp binbir zorluklarla yaşamaya çalışmayı bir çok eserinde olduğu gibi "Çakırcalı Efe" kitabında da bize anlatmış. Tabi insanı baş kaldırmaya yönlendiren, gerek toplum baskısı, gerek hükümet baskısı, gerekse kan davaları... Ne diyordu Yaşar Kemal; Dünya binlerce çiçekli bir kültür bahçesidir. Her çiçeğin bir rengi, bir kokusu vardır. İnsanlık, her kültürün üstüne titremelidir. Binlerce kültür çiçeği, birini koparırsak, insanlık bir koku dan, bir renkten yoksun kalır. Bir ülke insanları insanca yaşamayı, mutluluğu güzelliği seçecekse, bu önce evrensel insan haklarından, sonra da evren sel sınırsız düşünce özgürlüğünden geçer. Buna karşı çıkmış ülkelerin insanları da 21. yüzyılda onurunu yitirmiş, insanlığın yüzüne bakamayacak durumlara düşmüş insanlar olarak yaşarlar. Ülkemizin onurunu, ekmeğini, kültür zenginliğini kurtar mak elimizde… Ya gerçek bir demokrasi ya da hiç…
Yaşar Kemal
Yaşar Kemal
Çakırcalı Efe
Çakırcalı EfeYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 20125,2bin okunma
392 syf.
·
Puan vermedi
Eğitim hakkını savunduğu için taliban Tarafindan başından vurulan kızın hikayesi... Malala Yusufzay'ın acı dolu ve bir o kadar da gurur verici hikayesi... Örnek alınacak bir kadın. Eğitimin kız-erkek, büyük- küçük, din, dil, ırk, renk gözetmeksizin herkesin eğitim alması gerektiğini savunur. Evde barış , sokakta barış , ülkede barış... Bu benim hayalim. Dünyadaki her kız ve erkek için eğitim istiyorum'' diyen ve bu uğurda mücadele eden Malala Yusufzay , Taliban tarafından başından vurulur ! Taliban kuvvetleri Pakistan'ın Svat Vadisi'ni kontrol altına aldığında , Malala Yusufzay susturulmayı reddederek eğitim hakkı için mücadeleye girişti ve düşüncelerini dile getirdi. 9 Ekim 2012 Salı günü , 15 yaşındayken okul servisiyle eve dönerken yakın mesafeden açılan bir ateşle başından vuruldu. Kitabı okuyun... ve bu kitabı okurken Pakistan ve Malala kadar bizim ülkemizi ve kadınlarımızı ve çocuklarımızı düşünülerek okuyun... Sesimizin değerini ancak susturulduğumuzda anlarız...
Ben, Malala
Ben, MalalaMalala Yusufzay · Epsilon Yayınları · 20143,003 okunma
124 syf.
·
Puan vermedi
Bu kitap sadece betimlemeler için bile okunur... Buram buram edebiyat kokan bir kitap... Yer abartılarak çok güzel bir şekilde adeta bir cennet gibi anlatılıyor. Olayların akışında kırılma yok. Zaman belli bir düzen içinde, sıralı bir şekilde sunuluyor. Dil anlaşılır bir nitelikte, kolayca anlaşılıyor, sade bir dil var. Dil akıcı, efsanevi bir şekilde anlatılmış. Anlatım 3. kişi ağzından. Anlatımda akıcılık sağlanmıştır. Eser ilerledikçe merak uyandırıyor. Ağrı Dağı eteklerinde yaşayan Ahmet’in kapısına gelen bir atı sahiplenmesi, atın sahibi Mahmut Han’ın kızında âşık olması ve akabinde yaşanan olaylara dayanır. Olayların iç yüzünde; Yaşar kemal'in diğer romanlarında da bolca yer verdiği halka karşı olan bir zulüm var. Paşalar, beyler, ağaların zulmüne karşı duran yigitlerin sürekli var olacağını umudun tükenmemesini bilinç altına yerleştirmeyi başarmış... Yaşar Kemal sonsuz saygılarımla teşekkür ediyorum...
Ağrıdağı Efsanesi
Ağrıdağı EfsanesiYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 202227,4bin okunma
331 syf.
·
Puan vermedi
Öncelikle şunu belirtmek isterim, bu tam manasıyla bir inceleme değildir... Kitabı okurken bir anda; ya bizim ülkemizde de birden bire bir körlük oluşsaydı. Belki de o zaman adalet sağlanmış olur ve bu çok sevdiğimiz eşitlik kavramının ne demek olduğunu anlardık... Dışarı bakan hayal görür, içeri bakansa uyanır. Dışarının “gerçeklik” addettiğimiz yüzünde, kulağımıza çalınan hayaller işlerken yalnızca bizimle can bulan iç dünyamızdan başka gerçekliğimiz yoktur aslında. Peki, bu dünyaya nasıl uyanabiliriz? Cevap kitabın içinde. Portekizli yazar José Saramago’nun, insanın iç yüzüne dair çatışmaları çok güzel anlatmış. Iyi okumalar şimdiden.
Körlük
KörlükJosé Saramago · Kırmızı Kedi · 2022104bin okunma
312 syf.
·
Puan vermedi
Livaneli nin son kitabı; ne zamandır okumak istiyordum. Otobüs durağında beklerken ne zamandır görmek istediğim bir arkadaşımı uzaktan fark ettim, ve kitapçıya girmek üzereydi. Aniden nasıl olduğunu bilmeyerek bende kendimi kitapçıda buldum. Merhaba dedim, merhaba dedi bana tabi içimizde diyoruz bu hoş merhabaları... Kitabın bendeki değeri daha da artmış oldu. Neyse fazla uzatmayalım bu tesadüffü karşılaşmayı. Livaneli' nin kitaplarından, gazetelerde verdiği röportajlardan derlenmiş güzel sözler ve düşüncelerini böyle bir kitaba toplanmış. Çok da başarılı ve güzel buldum tıpkı arkadaşım gibi...
Bizi Sürükleyen Nehir
Bizi Sürükleyen NehirZülfü Livaneli · Doğan Kitap Yayınları · 20201,210 okunma