Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
320 syf.
7/10 puan verdi
Kağıttan kentler'i ilk sinemada gördüm. Filmi çıkınca izleriz okumaya gerek yok tarzı saçma bir mantığa sahip olmadığım için önce okumaya karar verdim. Zaten izleyeceğim filmin kitabı varsa her zaman önce kitabı okumayı severim. Çünkü kitabı okuduktan sonra filmi izlerken filmin yönetmeni ve bir eleştirmenmiş gibi hissederim kendimi ve filmden ayrı bir tat alırım. Neyse çok uzatmadan biraz da kitap ve yazar hakkında konuşayım. Kitaba çok güzel diyemem çok kötü de diyemem zaten puanım da 7 ama okurken eğlendim. Tabi ara ara yazar sıkmış biraz. Kitabın sonlarında "ehh artık bulsunlar şu kızı" demeden edemedim. Bazı sıkıntılar var. Kitaptaki Margo bir anda kayboluyor ve arkasında ucu açık ipuçları bırakmış. Bizim yakışıklı cesur oğlanda arkadaşlarıyla birlikte bu ipuçlarını süper bir şekilde buluyorlar. İpuçları o kadar anlaşılır değilki bulmaları bir mucize. Yazar keşke biraz daha kurguyu sağlam yapsaydı. Tabi kitaptaki bu sıkıntıları göz önünde almazsak güzel bir kitap aslında. Zaten kitabı okurken elimden bırakamadım. Yaklaşık bir haftada bitirdim. Yazarda bir potansiyel görüyorum. İleriki kitaplarında daha iyi olacaktır umarım. Bakalım diğer kitaplarını da okuyacağım. Edit 14 haziran 2016 İlk defa bir kitap filmini kitaptan daha iyi buldum. Hatta yönetmen azıcık sonunu değiştirerek hikayeyi daha mantıklı ve güzel hale getirmiş. Yazarın başka kitaplarını okurum demişim ama hala daha okumadım ikinci bir kitabını. Uzun bir süre de okumam heralde.:)
Kağıttan Kentler
Kağıttan KentlerJohn Green · Pegasus Yayınları · 20133,304 okunma
Tespit 1) Hz. Muhammet’in doğum tarihi tartışma konusudur. Hindistanlı Müslüman ilim adamı Prof. Muhammed Hamidullah’ın araştırmalarına göre Hz. Muhammet’in doğum tarihi 12 Rebiülevvel (17 Haziran 569) idi. Mısırlı astronomi bilgini Mahmut Paşa el-Feleki ise yaptığı hesaplarda Hz. Muhammet’in doğum tarihini 9 Rebiülevvel (20 Nisan 571)
Reklam
Che Guevara
Aynı evrende yɑşɑmɑmɑlı cellɑtlɑr ve çocuklɑr; Yɑ ölmeli cellɑtlɑr, yɑ dɑ hiç doğmɑmɑlı çocuklɑr. |Ernesto Che Guevara(14 Haziran 1928 - 9 Ekim 1967)
Che Guevara
Dünya böylesine güzel olurmuydu yine,diplomasını çerçeveleyip para kazanma derdine düşseydi Dr.Che, yüreğini dağlara asmak yerine. |Ernesto Che Guevara(14 Haziran 1928 - 9 Ekim 1967)
Che Guevara
Che Guevara Ernesto, "Che" Guevara, kısaca Che Guevara ya da el Che Doğum günün kutlu olsun! (14 Haziran 1928 - 9 Ekim 1967) dostamisc.tumblr.com/post/1459252035...
240 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Yazarın hayatına kısaca değinmek gerekirse; Türk şiirinin Mavi Gözlü Dev'i Nazım Hikmet Ran'ın yapıtları, 1938'den 1965 yılına dek Türkiye'de yasaklanmıştır ancak ölümünden iki yıl sonra Türkiye'de şiirleri basılmaya tekrar başlanmıştır. 1938'de tutuklanarak 28 yıl 4 ay hapis cezasına mahkum edilmiş ancak 14 temmuz 1950'de çıkan Genel Af Yasası'ndan yararlanarak, 15 temmuzda serbest bırakılmıştır. 17 haziran 1951'de İstanbul'dan ayrılarak Moskova'ya gitmiştir. 25 temmuz 1951'de ise, Bakanlar Kurulu kararıyla Türk vatandaşlığından çıkarılmıştır. Büyük ustanın mezarı hala Moskova'da bulunmaktadır maalesef... 835 Satır adlı şiir kitabı 5 ayrı kitabın (*835 satır, *Jokond ile Sİ-YA-U, *Varan 3, *1+1=1, *Sesini Kaybeden Şehir) bir araya getirilmesiyle oluşturulmuş bir eser. Tekrar tekrar okunacak bir başyapıt...
835 Satır
835 SatırNazım Hikmet Ran · Yapı Kredi Yayınları · 20153,003 okunma
Reklam
Jerzy Kosiński (14 Haziran 1933 – 3 Mayıs 1991)
''Bazen günler geçer, Ludmilla görünmezdi. O zaman büyük bir kızgınlık, gizliden gizliye kemirir Lekh'in içini. Gözlerini kuşlara diker, saatler boyunca kendi kendine homurdanırdı. Uzun uzun ve günlerce düşündükten sonra en güzel kuşlardan birini seçerdi. Kuşu bileğine bağladıktan sonra bir sürü garip şeyi birbirine karıştırıp kokulu bir boya elde eder, değişik renklerde, kutu kutu hazırlardı bu boyadan. Sonra kuşun başını, kanatlarını, boynunu ebemkuşağı renkleriyle bezer, tüylerine bir demet yabani çiçeğin göz kamaştırıcı parlaklığını verirdi. Sonra ormanın içlerine yürürdük birlikte.Epey ilerledikten sonra Lekh durur, kuşu bileğinden çözüp bana verir ve ayaklarından tutarak sallamamı isterdi. Boyalı kuş söylenir durur, bağırışına gelen bir sürü kuş tepemizde dönmeye başlardı.Onlara ulaşmak isteyen tutsak debelenir, bütün gücüyle öter, boyalı boynunun içinde kalbi delice atardı. Tepemizde yeteri kadar kuş toplandığına inanırsa, Lekh, bir işaretle tutsağı bırakmamı isterdi. Bulutların üstündeki küçük ebemkuşağı, mutlu ve özgür yükselip kardeşlerinin gürültücü sürüsüne katılırdı. Diğerleri bir süre şaşkın bakarken benzerini görmedikleri kuş, boşu boşuna kendilerinden biri olduğuna onları inandırmaya çalışırdı. Parlak renklerin iyice şaşırttığı kuşlar onu kuşkuyla inceler, sonra birbiri ardından saldırıp boyalı tüylerini gagalayıp yolmaya koyulurlardı. Tüysüz ve kan içindeki zavallı kuş havada duramaz düşerdi. Aynı sahne sık sık tekrarlanır, kurbanlarımızı hep ölü bulurduk.''
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.