Maviye olan sevdamı düşünüyorum günlerdir.
Ne muhteşem şey, mavinin hem gökyüzüne hem denize yakışması. İkisininde ayrı gibi görünüp ufukta birleşmesi ne tuhaf.
Nesini seviyorum mavinin bu kadar, uçsuz bucaksız olmasını mı derinlere indikçe daha derine gitme hevesini mi?
Yıllardır bunu aradım derbeder, En derin ne kadar derin ?
Sonra arkamı dönüp baktım kıyıya, tek renk maviydi. Düz bir çizgi kalmıştı dünya herkesten her şeyden uzaktaydım.
Gördüğüm tek renk mavi işte nihayet ve seni düşündüm sonra. Her şey dağıldı bir anda ne gökyüzünün ne denizin bir anlamı kaldı. Meğer ben seni aramışım derinlerde, En derinlerde sen varmışsın. Sen varmışsın her şeyin sonunda. Sana çıkıyormus tüm yollar. Sana yazılmış tüm şarkılar. Meğer maviye olan sevdam çölde kum tanesiymiş seninkinin yanında...
Hayatımız, bizi bir araya getiren ya da ayıran dış olaylardan daha derin bir akışa sahiptir; hayatın derin büyüsü sadece duygulara ulaşabilir, biz onu yönettiğimize inansak da duyulara ya da kadere hükmedemeyiz.
Boş bir odaya belli bir miktarda gaz pompalanırsa oda ne kadar büyük olursa olsun gaz odada her yanına aynı oranda yayılacak ve odayı tamamen dolduracaktır. Büyük de olsa küçükte olsa çekilen Istırap insan ruhuna ve bilincine tamamen yayılır bu nedenle insanın çektiği acının büyüklüğü tamamen görecelidir.