Bazıları bazılarına sürpriz yapmamalı. Çünkü o bazıları sürpriz yumurtadan oyuncak çıkarıyorum zanneder (zannedilsin ister ya da karşı taraf ne düşünür umursamaz, böyle değişik(!) bir şeylerdir kendileri) ama diğerlerinin gördüğü çürük yumurta olur. E böylece sürprizin de anlamı, tadı, otu, şusu, busu falan kalmamış olur.
Çürük yumurtalarınız az olsun 1k ahalisi. :)
Merhaba. İlk incelemem. Çok gerginim. Sebebi bunu ilk defa yapmam değil elbette. İnceleme yapmak için teorik arka plana ihtiyacın olmaması. IG'de ve 1K'de insanların okudukları romanlar hakkında yorum içeren yazılar yazdıklarını, mantıklı bir sebebe oturtma gereği duymadan kitapları beğenip beğenmediklerini söylediklerini
"Yakınlığı belirleyen şey zaman ya da imkân değildir; sadece karakterdir. Bazen yedi yıl yetmez bazı insanların birbirini tanımasına, ama bazılarına da yedi gün rahat rahat yeter."
Çılgın Kalabalıktan Uzak çok beğenerek çok severek, yer yer heyecanlanarak okuduğum klasik bir eser. Genellikle aşk romanı olarak anılsa da asla klişe aşk romanı kategorisine girmiyor bence. Çünkü uyandırdığı duygular, mizahi yönleri, pastoral betimlemeler o kadar güzeldi ki.. Ayrıca roman Victorya Döneminde geçiyor ve o dönemde bile böyle bir
Çok kafaya takıyor olabilirim hatta bazılarına göre saçmalıyor bile olabilirim ama son gereksiz ve anlamsız güncellemeden vazgeçilene dek 1K da paylaşımlarıma ara veriyorum. Gözlerimizi yormaktan, kullanıcı bıktırmaktan vazgeçilmesini de özellikle ve ısrarla istirham ediyorum.
Erdem Bayazıt "Susmanın kalesine sığınıyorum.." Duvarlar öreriz çember niyetine, en iyi savunmamız da suskunluğumuz olur. Bizi suskun bırakan ne hayat, ne hayatımıza dokunanlar. Kim mi?
En başa dönelim. Geçmişin kuytu köşelerinde çıkmaz sokakları teker teker dolanalım. Geçit vermiyor mu zihniniz? Demek ki
Eski, köhne evleri satın alıp onararak ve sonra tekrar satarak büyük karlar elde edebilirsiniz. Bu gayrimenkul işinde yatırımcılar arasında çok yaygın bir yöntemdir ve bu bazılarına düzgün bir kar getirebilir fakat herkese uygun değildir. Tadilat ya da onarım gerektiren bir gayrimenkule yatırım yapma kararını vermeden önce göz önüne almanız
'' Ne güzel olurdu herkese hak ettiği şekilde davranabilsek... Yenilmesek yüreğimize ve kim bize ne hissettiriyorsa aynısını ona da hissettirebilsek... Ama bir gün bunu başaracağız ve kimsenin vazgeçilmez olmadığını bazılarına anlatacağız...''
Herkese merhaba. Bugün sizlere bir şiir kitabı ile geldim.
Zehirli Protokol Defterinden Çıkan Şiir Kitabı.
Bu kitabın içinde bulunan şiirleri okurken satırda yazanları belki beğenceksiniz belki şiirlerle kavga edeceksiniz bilemiyorum ama bende tam da dediğim şekilde oldu. Bazı şiirlerle tartıştım bazılarına sevgi besledim. Çeşitli konuları barındıran kitabımızın çok farklı bir havası var. Zaten kitabı da kitap yapan bu havası diyebilirim. Herkes beğenmeyebilir bunu belirteyim ama eminim ki okuduğunuz türlerden sıkıldığınız anda bu kitabı okursanız beğenebileceğinize eminim. Şiirlerin bazılarını sevdim bazılarını sevemedim. Özellikle 13.sayfada bulunan "Bu Yıllarda İnsan" şiirini beğendiğim niyeyse bana en dikkat çekici o geldi. Yazarımızın kalemine sağlık.
Neyse benim diyeceklerim bu kadar. Kitaplarla ve sevgiyle kalın
Yakınlığı belirleyen şey zaman ya da imkan değildir; sadece karakterdir. Bazen yedi yıl yetmez bazı insanların birbirini tanımasına, ama bazılarına da yedi gün rahat rahat yeter.
23 nisan 1920... Ankara’da büyük millet meclisi açılmıştır. Memleketin her tarafından birçok milletvekilleri gelmiştir. Bu yeni meclise gelenlerin bir kısmı Ankara’ da hiçbir şeyin olmadığını görünce, ümitsizliğe düşmüşlerdi. Bahsedilen ne Yeşilordu, ne hazine, ne yatacak otel, hiçbir şey yoktu. Sadece, Mustafa Kemal...
... Bazılarına bu dava çürük gelmiş olacak ki, memleketlerine dönmeye karar verdiler. Bunlar geri dönerlerse mecliste huzursuzluk olacağını anlayan Mustafa Kemal, kürsüye çıktı. O gün pek heyecanlıydı. Atatürk’ ün hayatında belki de böyle canlı bir tablo doğmamıştı. Milletvekillerine hitaben :
- İşittim ki, bazı arkadaşlar yoksulluğumuzu bahane ederek memleketlerine dönmek istiyorlarmış. Ben kimseyi zorla milli meclise davet etmedim. Herkes kararında özgürdür, bunlara başkaları da katılabilirler. Ben bu mukaddes davaya inanmış bir insan sıfatı ile buradan bir yere gitmemeye karar verdim. Hatta, hepiniz gidebilirsiniz. Asker Mustafa Kemal mavzerini eline alır, fişeklerini göğsüne dizer, bir eline de bayrağını alır, bu şekilde Elmadağı’ na çıkar, orada tek kurşunum kalana kadar vatanı savunurum. Kurşunlarım bitince de bu aciz vücudumu bayrağıma sarar, düşman kurşunları ile yaralanır, temiz kanımı, mukaddes bayrağıma içire içire tek başıma can veririm. Ben buna and içtim