Akıl hastanelerindeki delilerin özgürlüğü ve kamusal hakları uğruna pek kimse eyleme geçmez. Oysa tüm ezilenlerin içinde kendi davalarını kamuoyuna yansıtamayan, yansıtmalarına izin verilmeyen, bu özgürlüğe sahip olmayan bir tek onlar var.
“Deli olmaya cesaret edemediğimiz, ama yine de özgürlüğün özlemini çektiğimiz için, deliliği bu son derece basit davranış biçimlerine indirgedik, ama bu eylemlerin böyle adlandırılması, deliliğin sonsuz ifade biçimlerine haksızlık etmektir.”
“Bireyin ifade potansiyelinin zirveye tırmanmasına fırsat veren bireysel delilik, türün değişik durumlara tepki gösterme ve onlar üzerine yeni bir şey kurma becerisini ve yaratıcılığını da arttırabilir.”
Psikiyatrist baskıcı bir rol oynar. Onun temel kaygısı bireyin sağlığı ve sözümona ruhsal sağlığı değildir.
Onun temel yükümlülüğü, yönetici seçkin kesimin, sınıfın, partinin ya da kültürün buyurduğu
onaylanmış standartları savunmaktır. Bu standartları savunmakla psikiyatrist, bireyin gelişimini ve
özgürlüğünü sınırlayan o kurumları da
Daha evvel hiç okumadığım ve tesadüfen pek de burun kıvırarak okumaya başladığım kitabın henüz birkaç sayfasına gelmeden zihnimde bir kanaate vardım ve uzunca bir incelemeyi hak ettiğini düşündüm. Kitabı ben e kitap olarak okudum ama iletişim yayınlarından çıkan 3. Baskıya aitti. Alıntılarımdan da belli olduğu gibi kitabı çok beğendim. Gündüz