Cevat Çobanlı Kimdir?/18 Mart Kahramanı-Özet
Aslen Malatya'nın Arapgir ilçesindendir.Babası Müşir Şakir Paşa'dır. Galatasaray Lisesi'nden mezun olduktan sonra, 1888 yılında girdiği Harp Okulu'ndan 1891 yılında Üsteğmen rütbesiyle mezun oldu. 1892 yılında girdiği Harp Akademisi'ni 1894 yılında birinci olarak bitirdi ve Kurmay Yüzbaşı rütbesiyle mezun oldu. 1894-1900 yılları arasında "Padişah Yaveri" sıfatıyla Maiyet-i Şer'iye Erkan-ı Harbiyesi'nde görev aldı. Bu sırada depremden zarar gören askeri binaları onarımının yapılması yönünde çaba sarf etti. 26 Ağustos 1895 tarihinde Orleans'ta yapılan Fransız Ordusu Manevraları'nda bulunmak üzere Paris'e gitti. Burada dört yıl kaldıktan sonra 7 Şubat 1899 tarihinde, Babası Şakir Paşa'nın refakatinde görevle Bulgaristan'a ve sonra aynı yıl Lahey'de toplanan Silahların Yasaklanması-Silahsızlanma Konferansı'na gönderildi. 1905 yılında Edirne'nin tahkimi için Tophane-i Amire'de teşkil eden kurumda görev aldı. 1907 yılında ise yeni örgütlenmenin sür'atle uygulanması için dört ay 2. Ordu'da görev yaptı. 1907 yılında Birinci Ferik rütbesine terfi ettiyse de çok çabuk ilerleyenlerin rütbeleri 1909 yılında Tasfiye-i Rüteb Kanunu gereğince geri alınınca, Kaymakam rütbesine tenzil edildi. 1909-1910 yılları arasında Harp Akademisi Komutanı olarak görev yaptı. Görevi gereği Temmuz 1910'da Alman Ordusu'nın geçit resminde bulunmak üzere Almanya'ya gitti. Askeri yeteneği sayesinde devlet idaresi ve ordu yönetiminde hızla yükseldi. Ocak 1911 ve 1912'de 1. Ordu Kurmay Başkanı oldu. Bu sıfatla Mayıs 1911'de İngiltere Kralı'nın taç giyme töreninde padişah adına bulunan Veliahd Şehzade Müşir Yusuf İzzeddin Efendi'nin maiyetinde Londra'ya gitti.
26 şubat 1920 - 24 temmuz 1984
'ne var Zeze?' 'hiç. şarkı söylüyordum.' 'şarkı mı söylüyordun?' 'evet.' 'öyleyse ben sağır olmalıyım.' insanın içinden de şarkı söyleyebildiğini bilmiyor muydu yoksa? bir şey demedim. bilmiyorsa bunu ona öğretmeyecektim.
Reklam
Lozan Barış Bayramı
"Lozan Antlaşması, Türk tarihinde bir dönüm noktasıdır. Türk milleti için siyasal bir zafer oluşturan bu antlaşmanın Osmanlı tarihinde eşi yoktur... Lozan Antlaşması imza gününün 'milli bayram' olarak kabul edilmesi uygundur." (Mustafa Kemal Atatürk, 26 Temmuz 1927) İşte Lozan'ın 96. yıl dönümü anısına bu yazımda "Lozan
Dumlupınar Muharebeleri 1922
Mustafa Kemal teklifleri redde­derek Yunanlıların hemen çekilmelerini istedi. Temmuz 1922'de Mus­tafa Kemal güvenilir dostu Fethi Okyar'ı lngilizlerle müzakerede bu­lunması için Londra'ya gönderdi. Fakat Mustafa Kemal'in bu arada asıl yaptığı zaman kazanarak milli savunmayı güçlendirmekti. 26 Ağustos'ta başlayan mücadele, Türklerin Afyon yakınlarında bulunan Dumlupınar'da kazandığı zafer ve 11 Eylül'de izmir'in ele geçirilme­siyle sonuçlandı .
Sayfa 44 - MOZAİK YAYINLARI
İstiklâl Mahkemeleri, başlangıcı itibariyle Ankara’da kurulmuş bulunan TBMM Hükümetinin, cephe gerisinde asayişi sağlamak ve bilhassa asker kaçaklarına karşı etkili tedbir almak ihtiyacından doğdu. Meclisin açılmasından bir hafta sonra çıkarılan (29 Nisan 1920) Hıyanet-ı Vataniye Kanunu(Ek-I) bu anlamda İstiklâl Mahkemeleri fikrinin oluşmasında ilk adımı teşkil eder. Bir nevi ihtisas mahkemesi olarak istiklâl Mahkemelerinin kanunen tesis ediliş tarihi 11 Eylül 1920’dir. Bu tarihte çıkarılan “Firariler Hakkındaki Kanun” (Ek-II) bünyesinde istiklâl Mahkemelerinin kurulmasına karar verilmiş, bu kanunun ilk maddesine on beş gün sonra (26 Eylül 1920) önemli bir ilave yapılarak (Ek-III) Mahkeme’nin yetki ve çalışma alanı genişletilmiş. 31 Temmuz 1922’de bu defa “İstiklâl Mehakimi Kanunu” adıyla yeni bir kanun (Ek-IV)ka-bul edilerek o güne kadar yapılan düzenlemeler yürürlükten kaldırılmıştı, istiklâl Mahkemeleri fiilen 7 Mart 1927 tarihinden itibaren görev yapmamasına rağmen, 1922’de kabul edilen “istiklâl Mehakimi Kanunu” 4.5.1949 tarihine kadar yürürlükte kaldı. Bu kanunun, küçük gün farkları hariç tutulmak kaydıyla Türkiye’de tek parti devri ile aynı zamanlan paylaşmış olması şüphesiz bir tesadüf sayılamaz.
1922 yılı Temmuz ayında, Ali Fethi’nin, barışı savaşmadan sağlamak amacıyla Londra’ya yapmış olduğu gayri resmi ziyaretin başarısızlığa uğramasının hemen ardından, Mustafa Kemal, Temmuz’un sonlarında savaş kesimini teftiş ettikten sonra, 26 Ağustos’ta bütün savaş kesimlerinde genel saldırıya geçilmesi buyruğunu vermiş; Anadolu’da Yunan barbarlıklarına sahne olan kanlı bir savaştan sonra, 9 Eylül’de Türk Ordu’su İzmir’e girmiş; Eylül ortalarına doğru bütün Anadolu Yunanlılardan kurtulmuştu.
Reklam
127 öğeden 71 ile 80 arasındakiler gösteriliyor.