Uzun zamandır kitaplığımda olmasına rağmen, okumaya yüreğimin el vermediği kitabı bugün, bir günde, bitirdim. Diyecek çok şey var aslında. Nereden başlasam bilemiyorum. Bestegül ve Oğuz'un aşkı... Sayılı günlere sığdırdıkları anıları. Sanırım içimi parlayan bir aşk oldu. Hele ki o son... Gözyaşlarımdan zor okudum. 5 dakika, sadece 5 dakika daha... Zamanın, elimizdeki nimetlerin değerini her bir satırda daha iyi anladım. Sanki ben de 14 kişiyle beraber o enkazın altındaydım. O kadar hissettirdi ki...
Emine'nin kalemiyle bu kitapla tanıştım. Keşke daha önce okusaydım dedim. Herkesi tek tek hissettirdi. En sevilmeyecek karakteri bile sevdirdi. Hepsinin ölümünü gözyaşlarımla okudum. Tekrar tekrar okuyacağım kitaplardan oldu.
Akil ve Bakil... Ah Akil, sana başta çok kızdım ama ölümünde çok üzüldüm. Bakil'le beraber kardeşliğin bağlarını daha da iyi gördüm. İkisinin de ölümünde nefesimi tuttum.
Arzu. Nefessizlik... Daha iyi hissettiremezdi. Cesur ve Fatih beni çok şaşırttı açıkçası. Beklemiyordum. Aynı şekilde Melodi'yi anlamıştım :')
Keskin, normal bir üzüntü yaşattı. Hak etti bence. Berfin... Onun sahnesinde dondum kaldım. Şüeda ve Ümmü Gülsüm, acı vericiydi. Selim ve Esra ise, oralar çok karışık bende...
Kitabı çok sevdim. Baya baya sevdim hatta. Her şeyi hissettirdi. Alın ve okuyun diyorum sadece.