Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ayşe Hatun

Ayşe Hatun
@7aysehatun
Sabitlenmiş gönderi
Uzun bir mevsim yaşıyorum; ılık bir yaz ya da sıcak bir sonbahar, onun gibi bir şey.
Reklam
İnsanların huzur içinde kanaatkar olmasını istemek bo­şuna: Devinime gereksinmeleri var, bunu bulamadıkların­ da ne yapıp edip yaratacaklardır. Milyonlarca kişi benim­kinden daha durgun bir yazgının kurbanı ve bu milyonlar kendi paylarına düşene karşı sessiz bir direnme içindeler. İnsanlarınn toprağa gömdükleri yaşam cevherinde kaç tane ayaklanmanın mayalandığını kimse bilmez.
Beni kim suçlayabilir? Kuşkusuz birçokları ve bana doyumsuz diyeceklerdir. Elimde değildi; yerinde duramamazlık benim yaradılışımda vardı; kimi zaman acı çektire­cek ölçüde beni kışkırtıyordu...

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Ve o sınırı aşabilecek, adını duyduğum ama hiç görmedi­ğim yaşam dolu yerlere, hareketli dünyaya, kentlere dek uzanacak bir görebilme gücünün özlemini hissettim. Sahip olduğumdan daha çok deneyimim olmasını arzuladım; şu yakın çevremde tanışabileceğimden daha farklı kişilerle ta­nışmayı, benzerlerimle daha çok ilişkiye girmeyi istedim. Mrs. Fairfax ve Adele'nin iyiliklerinin değerini biliyordum ama daha farklı, daha canlı iyilik çeşitlerinin varolduğuna inanıyordum ve bütün bu inandığım şeyleri de görmek is­tiyordum.
Birkaç dosta ve acılarına söyle şarkını, Çünkü defne korulukları için yaratılmadan Gölgelerin karanlık olsun ve orada hoşnut ol.
Reklam
Yazık! Kalemini deneyen bir kadın Ne kadar kibirli bir yaratık sayılır, Bu hatayı hiçbir erdem gidermez Kendi cinsimize ve doğamıza karşı geldiğimiz söylenir İyi terbiye, moda, dans, giyim, oyun Başarmayı arzulayacağımız şeylerdir. Yazmak, okumak, düşünmek, araştırmak, Güzelliğimizi gölgeler, zamanımızı tüketir Olgunluğumuzun zaferlerini yarıda keser Hizmet isteyen bir evin sıkıcı idaresidir Kimilerince en büyük sanatımız ve yararımız.
Dr. Johnson'm bir kadın vaiz için söylediklerini yineleyebilir: 'Efendim, bir kadının beste yapması bir köpeğin arka ayaklan üzerinde yürümesi gibidir. iyi yapılmamıştır, ama yapılmış olması bi­le şaşırtıcıdır."'* Tarih böylesine bir şaşmazlıkla kendini yi­nelemekte .
Ama kadınlar için, diye düşündüm boş raflara bakarak, bu güçlükleri aşmak sonsuz ölçüde daha da korkunçtu. Her şeyden önce, 19. yüzyıl başlarına değin, bir kadının, annesi ve babası olağanüstü zengin ya da çok soylu olma­dıkça, sessiz ya da ses geçirmeyen bir odası olması bir yana, yalnızca kendine ait bir odaya sahip olması bile olanaksızdı.
Bunun sonucunda ortaya son derece garip ve karmaşık bir yaratık çıkıyor. Düşsel planda kadın son derece önemli­dir; gerçek yaşamda ise tümüyle önemsiz. Şiiri bir baştan öbür başa kaplar; tarihte hiç görülmez. Kurmaca yazında kralların ve fatihlerin yaşamlarına hükmeder; gerçek ya­şamda ailesinin parmağına bir yüzük geçirdiği herhangi bir oğlanın kölesidir. Kurmaca yazında en esin dolu sözler, en derin düşünceler onun dudaklarından dökülür; günlük ya­şamda hemen hemen hiç okuyup yazamaz ve kocasının malıdır.
Çünkü kadın gerçeği söylemeye başlarsa erkeğin aynadaki görüntüsü küçülmeye başlar; yaşam karşısındaki uyumluluğu yok olur. Erkek sabah kahvaltısında ve akşam yemeğinde kendini gerçek boyutlarının en az iki katında göremezse; kararlar vermeyi, yerlileri uygarlaştırmayı, yasalar koymayı, kitaplar yazmayı, özenle giyinip yemekli toplantılarda konuşmalar yapmayı nasıl sürdürecektir?
Reklam
yaya kaldırımında birbirini omuzlayarak yürüyen her iki cinsiyetten insanlara baktım; yaşam her iki cinsiyet için de çetin ve güçtü, sürekli bir kavgaydı.
Ama derinlerde yatan gerçek, kimi zaman başıboş anlarımızda, düşlerimizde su yüzüne çıkar.
dinginliğin ruhu,cennetten gelen bir bulut gibi yere indi.
Acele etme zorunluluğu yoktu. Pırıldama zorunluluğu yoktu. Kendinden başka kimse olma zorunluluğu yoktu. Hepimiz cennete gidiyoruz ve Vandyck de bizimle birlikte - başka bir deyişle, yaşam ne denli güzel görünüyordu, meyveleri ne denli tatlıydı, öfkeler, üzüntüler ne denli boştu, kişi bir sigara yakıp pencerenin önündeki koltuğun yastıklarına gömüldüğünde, dostluk ve kişinin kendi cinsinden olanların eşliği ne denli hayranlık uyandırıcıydı.
Her şey karanlıktı, ama belirgindi de, sanki alacakaranlığın bahçenin üzerine örttüğü tül, bir yıldız ya da bir kılıçla ikiye ayrılmış, sanki korkunç bir gerçek, her zamanki usulüyle bir şimşek gibi parlayarak ilkbaharın bağrından kopup ortalığa saçılmış gibi. Çünkü gençlik..
Ayşe Hatun

Ayşe Hatun

, bir kitabı okumaya başladı
Kendine Ait Bir Oda
Kendine Ait Bir OdaVirginia Woolf
8/10 · 38bin okunma
1.064 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.