İşte bu, yüreğimi derinliklerinde saklamayı sürdürdüğüm özümdü. Dış dünyaya karşı neşeyle gülüyor, insanları güldürüyordum ama aslında böylesi karanlık bir yüreğim vardı.
Birbirini kandırarak parlak ışıltılar yayıp neşelenen ya da yaşayabilme konusunda kendine güvenen insanları anlayamıyorum. Bana bunun özünü öğretmediler. Eğer bunu anlayabilseydim, insanlara karşı bu ölçüde korku duymama, var gücümle hizmet etmeme gerek kalmazdı.
"Ne yolla olursa olsun, güldürmeliyim;öyle yaparsam, o bahsedilen 'yaşantının' dışında kalsam bile önemsemezler;her durumda, insanların gözüne batmamalıyım;ben bir hiçim, rüzgarım, havayım."
Acaba mutlu değil miyim? Küçüklüğümden beri, gerçekten sık sık mutlu bir çocuk olduğumu söylerlerdi. Ancak, kendimi sanki cehennemdeymiş gibi hisseder, bana mutlu olduğumu söyleyenler, benimle karşılaştırılamayacak kadar huzurlu görünürlerdi.