Kitabın başarında hikayeye girmekte ve olayları anlamakta çok zorluk çektim. Karakterleri tanıtmadan bodoslama dalıyor hikayeye yazarımız. İlk 50 sayfa gerçekten zordu. Sonra sonra karakterleri tanıdıkça hikaye sarıyor insanı. Aylak adamı anlamaya, kadınlarla ilişkileri anlamlandırmaya başlayabiliyoruz. Aylak adamımız konuştukça psikolojindeki yaraları görebiliyoruz. Teyzesine olan aşkını, onu babasıyla gördüğünde yaşadığı travmayı ve bunun onun kadınlarla olan ilişkisine nasıl etki ettiğini gözlemliyoruz.
Sonuç olarak Aylak Adam bana şunu düşündürdü ; biz insanlar ne kadar bireysel olduğumuzu düşünsek de asla bireysel değiliz. Karakterimiz bile "ben" değil. Her "ben" aslında yaşamına giren çıkan her bireyle bir "biz" oluyor. Dolayısıyla her ben aslında çevresindekilerle doğumundan ölümüne kadar olan insanlarla bir "biz". İster bunu kabul etsin ister etmesin. Tüm gerçek bundan ibaret.
Aylak AdamYusuf Atılgan · Can Yayınları · 201959,9bin okunma
“Ya adako? Ağaç dalındaki, gövdeden ayrılma eğilimini fark ettin mi bilmem? Hep öteye öteye uzar. Gövdenin toprağa köksalmış rahatlığından bir kaçıştır bu. Özgürlüğe susamışlıktır.”
“Sevmek! Kelimelere herkes kendine göre bir anlam, bir değer veriyor galiba. Bu değerler aynı olmadıkça iki kişi iki ayrı dil konuşuyorlarmış gibi olmuyor mu.”