Kişi bu dünyayı mal biriktirip yığma, böbürlenme, makam, mevki peşinde koşma, yükselme ve şöhret olma ve yoksul düşerim korkusuyla zenginlik üstüne zenginlik katma şeklinde değerlendirirse, onun dünyası yerilecek bir dünya olur.
Aşk, kör bir coşku ve körlükten kaynaklanan bir bağdır.
Ama sevmek öz farkındalığa sahip olan, mantıksal, parlak ve zülal bir bağdır.
Aşk, genellikle şehvetten kaynaklanır ve şehvetten kaynaklanan her şey değersizdir.
Sevmek ise ruhun içinden doğar ve bir ruh nereye kadar yükselebilirse, sevmek de onunla birlikte yükselir.
Enes radıyallahu anh şöyle demiştir: 'Resülullah salallahu aleyhi ve sellem bana:
“Yavrucuğum! Kendi ailenin yanına girdiğinde onlara selâm ver ki, sana ve ev halkına bereket olsun” buyurdu.
(Tirmizi, İsti'zân, 10)