Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Aslıhan Ünver

“Seni anlıyorum” demek büyük bir yalandır. Kocaman bir yalan … Beş duyunun algıladığı kadar anlarsın aileni, sevgilini , çocuğunu.
Reklam
Hiçbir yere ait olmayanları iyi tanırım. Her yere aitmiş gibi davranırlar.
Nasıl da ezip geçmişler bizi! O olmadık kurallarla, Doğa’dan çok, Eğitim’in soytarıları olmuş kişiler, Bize yasak edilmiş, akla dair tüm gelişmeler; Silik olmak için tasarlamışlar bizi, öyle olmamızı beklemişler. Birimiz çıksa da , istese uçmak diğerlerini aşarak, Daha canlı bir düş gücü ve tutkunun ivmesiyle, Öylesine güçlü gelir ki üzerine karşı güçler Başarı umudu siner ve korkulara boyun eğer.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
- çünkü iffet denen şey, bazı toplumların bilinmeyen nedenlerden dolayı icat etmiş olduğu bir fetiştir -
Ama her şeyin bir zamanı var, çok şafak gördü diye insanın herkesten önce ölmesi gerekmez.
Sayfa 170Kitabı okudu
Reklam
…. göze ihtiyacı olmayan sadece kanın sesi değildir, gözü kör olduğu söylenen aşkın da söyleyecek bir çift sözü vardır
Sayfa 154Kitabı okudu
Söylediklerimizin ve yaptıklarımızın iyi ve kötü sonuçları bizim artık bu sonuçları fark edebilmek onlardan ötürü kendimizi kutlayabilmek ya da onlar yüzünden af dileyebilmek için bu dünyada olmayacağımız sonsuz sayıdaki günlerde dahil olmak üzere gelecekteki bütün günlere oldukça tekdüze ve dengeli bir şekilde dağılarak uzanır, ki üzerine çok konuşulan ölümsüzlük denen şeyin bu olduğunu söyleyenler vardır…
Afrikalılar kolaağacının kafein içeren meyvelerini eskiden uyuşturucu olarak çiğnerlerdi; Coca-Cola şirketi Amerikalıları ve bütün dünyayı ayartıp onlara başlangıçta bu meyvenin özünü içeren meşrubatı içirmeye başarmadan çok önce.
Sayfa 465Kitabı okudu
“Mutlu ailelerin hepsi birbirine benzer, mutsuz ailelerin mutsuzluğuysa kendine özgüdür.” Tolstoy
Sayfa 182Kitabı okudu
Reklam
Yaban badem çekirdeklerinin çoğunda amygladin denen son derecede acı kimyasal bir madde vardır, bu madde çözünerek siyanür zehrine dönüşür. Biraz yaban badem atıştırmak , o acı tadın uyarısını boşlayacak kadar akılsız birinin ölümüne yol açabilir.
Sayfa 133Kitabı okudu
Arkeologlar yiyecek üretim tarihini, o kazı yerinde bulunan karbonlu maddeleri radyokarbon testinden geçirerek saptarlar. Bu yöntem, hayatın her yerde bulunan bir yapıtaşı olan karbonun çok küçük bir parçasını oluşturan radyoaktif karbon 14’ün , çok yavaş bir şekilde bozunarak radyoaktif olmayan izotopu azot 14’ e dönüşmesi esasına dayanır. Karbon 14 atmosferde kozmik ışınlar tarafından sürekli üretilmektedir. Bitkiler atmosferdeki karbonu alır, bu karbonun içinde bilinen ve neredeyse hiç değişmeyen oranda karbon 14 bulunur; hâkim izotop olan karbon 12’ye oranı aşağı yukarı bir milyonda birdir. Bu bitki karbonu, bitkileri yiyen otobur hayvanların, otobur hayvanları yiyen etobur hayvanların gövdelerinin yapıtaşlarını oluşturur . Bitki ya da hayvan öldüğü zamansa yapısında bulunan karbon 14’ün yarısı her 5700 yılda bir bozunarak karbon 12’ ye dönüşür, sonunda yaklaşık 40.000 yıl kadar sonra geriye kalan karbon 14 miktarı çok azdır ve ölçülmesi ya da o şeye bulaşmış olan, yeni zamanlara ait karbon 14 içeren çok küçük miktarlardaki maddelerden ayırt edilmesi çok güçtür . Yani bir kazı yerindeki maddenin yaşı o maddede bulunan karbon14’ün karbon 12’ye oranıyla hesaplanır.
Sayfa 103Kitabı okudu
…İyi ve kötü diye bir şey yoktur, düşünce onu öyle yapar…
Zamanla tarım sayesinde güç öğesi olan kılıçlar, tüfek, mikrop ve çeliğe evrildi: modern dünyada gücün sembolleri .
Demir olsaydım çürürdüm , toprak oldum da dayandım
Sayfa 248Kitabı okudu
81 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.