Kırılan kalbi ne kadar tamir edersek edelim ufak bir iz kalırdı orada canımızı acıtmasa da izi oluşturanların bahsi geçtiğinde hafifçe sızlayan bir iz...ve o iz dudaklarımıza gülümseme olarak düşerdi
Ne alacaksın? Asır sebzelerin önündeki patlıcanı tutup bana doğru uzattı ona kısık gözlerle bakıp "sadece poşet"dedim "sadece poşet mi?" Doğukanı başımla onaylarken hafifçe doğrulduğum yerden poşetleri çekiştirmeye başladım birkaç tanesini kendi cebime koyup birkaç tane de onlara uzattım ikisi de anlam veremeyerek hem elimi itiyor hem gülüyordu "kızım ne yapacagız bu poşetleri?" Ters ters baktım "kasada poşetler yirmi beş kuruş,bunlar bedava sokun şunları bir yerlerinize" doğukan gülmemek için dudaklarını ısırdı inanamıyor gibiydi E ama hani normal olan buydu? Ben bu tepkiyi verdiğimde bana uzaylı görmuş gibi bakmışlardı asır "ama oralarıma girerse pek kullanışlı olmaz"dedi bunu gerçekten söyledi mi diye gözlerimi kısıp küsümseyici bakışlarla ona doğru bakarken doğu benden önce davranıp içinde benim de olduğum arabayı asıra doğru hızla çarptı asırdan gelmeyen ah sesi benden çıktı