Klasik dünyanın bütün önde gelenleri, İslam medeniyetinin bütün taşıyıcıları, Rönesans'ın bütün büyük adamları kendilerini 12-25 yaşları arasında var etmiştir. Hatta bu isimlerin bir kısmı daha o yaşlarında büyük eserler de verebilmişlertir. Neden? Çünkü o zamanlarda hiç kimse 25 yaşından büyük bir insanın bakımını üstlenmiyordu. Söz konusu çağda öyle, "Biraz daha okuyayım neler yapabilirim biraz daha bakınayım," demek mümkün değildi.
Biz bu konuda Yunanlılar kadar şanslı değiliz. Nitekim Yusuf Has Hacip; Oğuz Kağan'dan, Uluğ Türk'ten değil, kendi kurguladığı dört sembolik karakter üzerinden düşüncelerini yazdı. Nizami Gencevi beş mesnevisinin hiçbirinde Türk mitlerinden, Türk kahramanlarından söz açmadı. Demir vücutlu İsfendiyar'dan bahsetti, Temir Boko'nu unuttu. Hüsrev'den bahsetti, Anuşirevan'ı adalet sembolü yaptı. İskender'in adaletini öve öve bitiremedi, Türk hükümdarlarının kutundan, halk karşısındaki sorumluluklarından, yönetim sisteminin taşıdığı demokratik özünden mevzu bahis etmedi. Mevlana Mesnevisinde uzun uzun ahlaki hikayeler anlattı ama Türk ahlakından, Türk marifetinden bahsetmedi. Klasik divan şairlerimiz mevzularını Fars ve Arap İslam kültüründen alarak işlediler. Firdevsi'nin göklere kaldırdığı Rüstem'in kahramanlıklarını daha da ululaştırdılar ama Şuno'dan, Kala-Mambır'dan bahsetmediler. Onları hiç tanımadılar da...
Herkesçe malumdur ki Yunanlıların anlattıkları, inandıkları, dünyanın da seve seve okuduğu mitoslarının yazarı Heseidos ile kör şair Homeros'tur. Yunan mitolojisi bilimden halka, yazıdan söze doğru bir yol kat etmiştir. SÖZDEN KİTABA DEĞİL, KİTAPTAN SÖZE GEÇMİŞTİR. Bugün dünyanın her köşesinde sevile sevile okunan, çizgi filmlerin, macera filmlerinin sevimli kahramanlarına dönüşen Yunan mitosları Ege kıyılarında, Anadolu'da yaşayan Friglerin, Hititlerin, Hurrilerin vb. eski halkların ortak malıdır. Yunanlılar bu mitosları özümleyerek sahiplenmişler ve ortaya Yunan mitolojisi denen yeni bir mitolojik öykü çıkmıştır. Mitosları sözlü kültürde yaşatıp bugün tarih sahnesinde olmayan halklar, onların gerçek sahipleri değillerdir. Bu mitlerin sahipleri, onu yazıya aktarıp sonraki kuşaklara miras bırakanlardır. Homeros'un, Hesiodos'un, Eshil'in ve diğer Yunanlı yazarların tarih karşısında en büyük hizmetleri, bugün var olmayan halkların mitolojik hikayelerini kaleme alarak özümleştirmeleri, Yunanlılara armağan etmeleridir.