Dönemin Osmanlı sözde aydın kesiminin bir gaflet uykusunda olduklarını fark etmemelerini alaycı bir dile muhteşem şekilde eleştirmiştir. Hatta önsüzünün bir bölümünde "Türk köylüsü 'dili dilime uyan , dini dinime uyan...' diye milliyetinin hududunu pek güzel anlarken, münevver efendiler son inkilâb esnâsında ne dile ne dine ehemmiyet veriyorlardı." sözü ile belirtmiş ve Balkan Savaşları'ndan sonra dahi gerçeklikleri farketmemeleri üzerine bu kitabı yazmıştır.
Kitapta 1910'lu yılların başında çeşitli milletlerden oluşan Osmanlı vatandaşlarının "Osmanlı Kaynaşma Kulübü"ne katılması ve buradaki fikirlere gerçekte sadece Türk vatandaşlarının inanmasını bir ermeni gencin hatıra defterine işlemesi suretiyle hikayesini kurgulamıştır.
Kitabın şu son etkileyici paragrafı kitabın özeti gibidir; "Orada tıbkı Ashâb-ı Kehf'in mağarasına düşmüş bir demet yosun gibi uyu... Ama sakın Türkçe satırlarınla sevgilimin gözüne ilişme... Onu kıskandırıp ağlatma..."
Ek olarak kitap karşılıklı Osmanlıca ve Türkçe yazım ile derlenmiştir. Osmanlıca çalışmak isteyenler için güzel bir yardımcı kitaptır.