Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Zeynal Yıldız

Zeynal Yıldız
@B_ilgi
Türkçe Öğretmeni
Lisans
13 okur puanı
Şubat 2021 tarihinde katıldı
Her şey için para ödemelisin. Her yerde bir kardeşin durup sana elini uzatır. Eğer içine bir şey koymazsan seni aşağılamaya ve azarlamaya hazırdır. İçten bir gülüş ya da dostça bir bakış onu yumuşatmaya yetmez. Açıp ağzını bağırmaya başlar: "Sefil, serseri, soyguncu!" Bütün bunlar aşağı yukarı aynı anlama gelir ve bir insanın yapabileceği en büyük rezilliklerdir. Daha doğar doğmaz para ödemeye başlarsın. Öldüğünde de, öldüğün için ailen para ödemek zorunda kalır. Ayrıca bedenin toprağa verildiği için ve mezarına senin adına dikilen taş için de para ödemek gerekir. Avrupa da, para vermeden herkesin yararlanabileceği tek bir şey buldum: Hava. Havanın da, yalnızca unutulduğu için parasız olduğunu sanıyorum. Hani Avrupalının biri bu dediklerimi duysa, hemen hava için de yuvarlak metal ve ağır kâğıt istemeye kalkar. Çünkü her Avrupalı, para istemek için yeni yeni nedenler arayıp duruyor. Avrupa da paran olmadı mı başsız, kolsuz, bacaksız bir insansın demektir. Bir hiç yani. Mutlaka paran olmalı. Para yemek, içmek, uyumak kadar gerekli.
Reklam
Nereden gelir bu para? Nasıl çok para sahibi olunur? Bu işin bazısı kolay, bazısı zor birçok yolu vardır. Kardeşinin saçını kesersen, evindeki pisliği dışarı taşırsan, suda kano kullanırsan ya da sağlam bir düşüncen varsa para edinirsin. Haksızlık etmemek için söyle- miş olalım: Her şey bir sürü ağır kâğıt ve yuvarlak metal gerektirirse de, bunları kolayca elde edebilirsin. Avrupalı'nın iş adını verdiği bir şeyler yapmana yeter. Bir Avrupa özdeyişi şöyle der: "Çalış kazanırsın!" Bu arada büyük bir haksızlık hüküm sürer. Avrupalının üstünde hiç düşünmediği, fark etmek istemediği için düşünmek de istemediği bir haksızlık. Çok parası olanların hepsi çok çalışmaz. Aslında herkes çalışmadan para kazanmanın yollarını arar. Şöyle olur: Eğer beyaz adam yemeğini, döşeğini ve evini sağladıktan sonra ayrıca parası artarsa, hemen bu para karşılığında bir kardeşini tutar ve kendi işlerini ona yaptırır. Öncelikle kendi elini pisleten, sertleştiren işleri yaptırır. Kendisinin neden olduğu pisliği ona temizletir. Eğer bu bir kadınsa, hizmetçi diye bir kız tutar. Hizmetçi, pislenmiş örtüleri, yemek kaplarını, beden kılıflarını yıkar, yırtılmış bezleri onarır.
Papalagi yi okumak yetmez. Bizim içimizde küllenmiş olan duygularımızı yeniden canlandırmayı da öğrenmemiz gerek. Yayınlayanlar

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Kişinin hayal gücüyle, düşlerinin gerçekleşmesi arasındaki mesafe, yalnızca onun yoğun isteğiyle aşılabilir.
Şafağa ancak gecenin yolunu izleyerek ulaşılabilir.
Reklam
Ancak büyük bir acı veya büyük bir sevinç senin gerçeğini açığa çıkarabilir. İşte böyle bir anda ya güneş altında çıplak danset, ya da çarmıhını taşı.
Yüreğimdeki mühür kalbim kırılmadan çözülebilir mi?
İtin kendinizi. Yorun kendinizi. Şaşırtın kendinizi. İttiğiniz halde kendinizi düşmezsiniz tabii. Düşmediniz mi? Başkaları itince düşer insan. Kendisi itince ise sadece yürür.
Herkes hayattaki zorluklardan, acılardan ve düzensizlikten şikâyet etmesine rağmen hayatı daha iyi, daha düzenli bir hale getirmek için kimse parmağını bile kıpır datmıyor. Hepimiz hayata dışarıdan bakan seyircileriz sanki, her şeyi ve herkesi yargılamak üzere görevlendirilmiş gibiyiz. Herkes büyük işler, büyük şahsiyetler, büyük sevinçler isteyip beklerken, kendisini ve çevresindeki ha- yatı alışılmış bayağılığın milim bile üzerine yükseltmeyi düşünenlerin sayısı oldukça azdır. İnsanlar borçlarını ödememek için her yönteme başvuran vicdansız borçlu- lara benziyor.
Sumomi'nin Cehenneminden Cennetine
Finlandiya'da halkın zihni derin bir uykuya dalmaz, devrilen bir ağaç gibi çürümez. İnsanlar fakirliğe razı gelmeyi istemiyorlar. Başkasının iradesine bel bağlamazlar: "Her şey olacağına varır", demezler.
Sayfa 27 - CanKitabı okudu
Reklam
Pişmanlık çok ağır bir duygudur yaşayabilen için. O duyguyu yaşamaktan korkanlar. Hata yapmayı en başından göze alamazlar. Bir özrün yaptıkları hatayı, açtıkları yarayı Kapatamamasından korkarlar. Özür yara bandıdır. Yani ortada bir yara vardır. Ama insanın amacı Kimseyi yaralamamak olmalıdır.
Zaman o kadar cimri ki,; hiçbir saniyesini geri vermiyor.
Kiminin varlığı kemirir içimizi, kiminin yokluğu.
Söylenememiş tüm sözcükleri ancak ağlarsın içinde ve bilemezsin geride kalan mı yalnızdır, yoksa giden midir aslında...
Kırmızı Toprak
Bir ağaç adamın birine şöyle dedi:"Benim köklerim derindeki bu kırmızı topraklardadır ve meyvemden sana vereceğim." Adam ise ağaca şöyle yanıt verdi:"Ne kadar da benzeriz biz. Benim köklerim de kırmızı toprakların derindedir. Kırmızı topraklar sana, bana meyveni sunacak gücü verir, bana da onu şükranla kabul etmeyi ögretir."
Reklam
Benzemek
BENZEMEK Dedelerimize, babalarımıza ve kendi kendimize benzemekten utanıyoruz. Başkalarını, yani her yönüyle, her haliyle bizden olmayanları taklit ediyoruz. Taklitçilik, şahsiyetsizlik bir övünme vesilesi oldu. Doğru mudur acaba? Bir Müslüman hanımımızın başına bağladığı eşarba karşı ve irtica" damgası vuranlar insan hakların din, demokrasiden de söz ediyorlar. Soyundukça soyunan çakıp "gericilik ve ana üryan dolaşmayı medenilik bilenlerin başkasının giyimine müdahalesi yobazlık değilse nedir? Adamlar bize ait olan her güzelin, her namuslunun muhalifidirler. Bu da batı taklitçiliğinin seviyesiz bir ruh hastalığıdır. Maymundan türediklerini iddia edenlere ben hâk veriyorum. Onların her hâlleri maymuna benziyor. Hz. Adem (as)'dan gelen nesil ise maymunzadelere şeklen benzeseler de bir yakınlıkları, akrabalıkları yoktur. Bırakalım taklitçi maymunları da biz kendimize sahip çıkalım. Onların saldırısı geçicidir. Onlar her devirde var olmuşlar, olacaklar. İnsan nesli de var olacaktır. Yeter ki insanlar insanlıklarını iyi anlasınlar. Anlamayana anlatacağız.
Sayfa 103
Misafir
Duygular davetsiz misafire benzerler. Kimisi vaktinden erken gelir, kimisi geç. Ne erken gelene git diyebilirsiniz ne de geç gelene. Kimisi buzdan bir yatak gibi soğuk ve ürpertici, kimisi de kuş tüyü yorgan gibi yumuşak ve sıcak Kimisi kurşun gibi yakar kimisi menekşe gibi kokar. Duygular en yakın dostumuzdur her zaman. Kış demez, kıyamet demez ; uyku-uyanıklık dinlemez. yol-yolak aramaz, hastalığa, sağlığa bakmaz ışık hızıyla düşer içinize. Çıkartamazsın bir türlü. Kapıyı kilitlesen faydasız, kaçsan kurtulamazsın. En doğrusu teslim olmak... - Geçmişin yüzlerce, binlerce yıl ötesinden gelen duygular, geleceğin yüzlerce, binlerce yıl ötesine uzanan duygular nasıl gelirseniz geliniz, bana insanlığımı unutturmuyorsunuz. Sizsiz olamam.
Sayfa 59 - Kadim