Silas' ın dudaklarının kenarında bir gülümseme, hüzün ya da sadece gölgelerin bir oyunu olabilcek bir kıvrım vardı.
"Öyleyse, hoşçakal Silas."
Bod küçük bir çocukken yaptığı gibi elini uzattı ve Silas fildişi rengindeki soğuk eliyle onu tutup yavaş yavaş salladı.
"Hoşçakal Nobody Owens. Senin koruyucun olmak bir şerefti."
Ben de hâlâ eski çayırda papatyalardan zincir yapan küçücük bir şey olduğum zamanlardaki gibi hissediyorum. Sen daima sensindir, bu değişmez. Sen her zaman değişirsin ve bu konuda yapabileceğin hiçbir şey yoktur.
Bod, Scarlett'ın uzaklaşmasını izledi; onun arkasına döneceğini, gülümseyeceğini ya da gözlerinde korku olmaksızın kendisine bakacağını ümit etti.
Ama Scarlett dönmedi. Sadece yürüp gitti :(
Bir şey oluyordu, Bod bundan emindi. Onu soğuk kış havasında, yıldızlarda, rüzgârda, karanlığın içinde hissediyordu. O, uzun geceler ve geçip giden günlerin ritminde vardı.