İnsan olman yeter... Seni öldürebilmem için. Yeter ki, bir insan ol ve hayatta ol. Tek istediğim bu. Gerisi katliam... Sonra da kim ne isterse söylesin! Kim ne isterse yazsın! Yazarak varacakları tek yer, sayfanın sonu. Hepsi bu.
Hangi katliamcı, hangi soykırımcı evine kadar gelip de kapısından döndü? Hangi biri yaptıklarından utandı? Aralarında mahkemelere çıkarılıp yargılananlar oldu. Ama onlar bile yakalandıkları için utandılar, öldürdükleri için değil.
Bir coğrafyanın kimliğini, tarihinde neyin tekerrür ettiği belirler. Ne zaman ki bu ülkede tarih, tekerrür eden patlamalardan ibaret olmaz, belki o zaman başka hikayeler yazılır... ve de şu soru artık sorulmaz: Bir bomba kaç kez patlar?
Herkes gibi, biz de televizyondan öğrendik öldüğümüzü. Ve o ana kadar birbirimize tam olarak neler söylediğimizi... Öğrenmenin yaşı yok tabii... Çünkü bize kalsa, biz esnemeye devam ederdik. Ölü ya da diri.
Sevgili İnsanlar,
Açıkçası birbirinizi gebertmeniz kesinlikle umrumda değil. Evrensel olgunluğun en alt mertebesine bile ulaşamamış bir sürü olduğunuz için ilgi alanıma girmiyorsunuz. Yine de, ne yazık ki doğam gereği en sadık dostunuz olarak size kim olduğunuzu söylemek benim görevim. Sizler insan değil, birer silahsınız. Tetikleriniz var. Bedenlerinizin her noktası tetiklerle dolu. Zihinleriniz tetiklere boğulmuş. Sizi ateşlemeden size dokunmak ya da sizinle konuşmak mümkün değil. İstediğiniz kadar birbirinizi bombalayabilir, birbirinize mayınlı tuzaklar kurabilir ve birbirinizi uykularınızda vurabilirsiniz. Ne istiyorsanız yapın! Ama bu kan kokusuna bir çare bulun çünkü artık nefes alamıyorum.
- Köpek
İnsanı borçlandırın. Bunun için de işlerliği kanıtlanmış bir yol izleyebilirsiniz. Tek yapmanız gereken, kentlerinizin kaldırımlarına stantlar kurmak ve insanlara, gelirlerinin beş katı harcama limitlerine sahip kredi kartları dağıtmak.
Dünyaya küçücük eller, küçücük ayaklar ve sonsuz bir mutlulukla geliyordunuz ve ellerinizle ayaklarınız giderek büyürken mutluluğunuz yavaş yavaş buharlaşıyordu.