Sırf "sıkı okur" olmak için gereken 3 inceleme şartından dolayı yazıyorum bu incelemeyi.
Yazarın birçok kitabını okumuş biri olarak şunu rahatlıkla söyleyebilirimki, bütün kitaplarının ana fikri: Gerçekliği çarpıttığımız, gerçeğe göre değilde, olmasını arzu ettiğimiz gerçeğe göre yaşadığımız... Bu hayali gerçekliğimizide kendi sınırlılığımızla, dar bakış açımızla kurguladığımız.. Gerçeğini, kitaptaki karakterleri aracılığıyla göstermesi.
Bu kitapta bu benzerliğin dışında, okura, kendi hayatınında, kitaptaki karakterlerin hayatından farklı olmadığı duygusunu vererek düşünmesini sağladığı şeyse ; her şeyin akıp gittiği, maziye karıştığı ve olanları hatırladığımızda ben bunları gerçekten yaşadım mı duygusu, bir emin olamama haliyle rüyaya benzemeye başlayan yaşamımıza bakışımızın değişmeye başlaması ve sonu ölümle bitecek bir hayatta her şeyin aslında sanıldığı kadar önemli olmayışının idrakine varılması.
Ya da şöyle diyeyim yazarın okura göstermek istediği şeyle ilgili: Hayatlarımız farklı olsada, sonunda bütün farklılıkları yok edecek, herkesi eşitleyecek bir sonun hepimizi bekliyor olduğu, bu farkındalıkla bakıldığında dünyaya bakışımızın değişeceği...