İkindi, akşam, yatsı...sabah, öğle...
Günler geçip gidiyordu böylece. İnsan içini doldursa da doldurmasa da geçip gidiyordu. Herkes kendince kendi keseriyle ömür ağacını yontuyordu. Ömür duvarını inceltiyordu durmadan zamanın rüzgarı, yağmuru, karı...