Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Berna

Memleketin ancak okuyup yazmakla kurtulacağına inananlardanım.Bu, benim mektep sıralarından beri en sarsılmaz kanaatimdir.
Reklam
Ben zannediyordum ki ömürlerimizin teknesini istediğimiz sahile götürmek için yalnız onun dümenini ele almak kâfidir... Şimdi anlıyorum ki değilmiş... Yollar görünmez kayalarla doluymuş... Onlara çarpmamak lazımmış... Daha fenası gizli cereyanlar varmış ki insan onlara kapıldığı zaman yolun değiştiğini, gittikçe uzaklaştığını farkedemezmiş... Tâ kendisini başka sahillere düşmüş görünceye kadar...
Demek ki herkesin içinde ancak kalbiyle birlikte içinden söküp atabileceği bir acısı varmış ve herkes bu acıya sahip olmasını gerektirecek bir şey yapmış...

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Onlara göre itaat erdemdi, gurur ise kusur, "BİZ," Tanrı'dan, "BEN" ise Şeytan'dan geliyordu. İşte ben, herkesle aynı hizada ama yine de herkesten ayrıyım.
Sayfa 135Kitabı okudu
Gülüşler farklı renklerde olur. Gülmek içinizdeki patlamanın sadece uzaktan gelen yankısıdır; belki kutlamaların renkli, kırmızı, lacivert, altın havai fişekleri gibidir, belki de insan bedeninin havaya uçan parçacıklarıdır.
Reklam
İnsan son sayfasına kadar ne olacağı bilinmeyen bir roman gibidir. Başka türlü olsaydı okunmaya değmezdi
Sen kendi duvarlarının gerisine çekiliyorsun. O, kendi duvarlarının gerisine çekiliyor. Bir başka kentte. Bir başka ülkede. Herkes bir başka kentte. Herkes bir başka dili konuşuyor. Ya da anlamaya çalışıyor. Aynı dili konuşan iki kişi yok. Her sözü, insanın kendisi için söylediğine inanıyorsun. Her söylenen söz, bir biçimde insanın kendi kendini onaylaması. Karşısındakine birşey anlatmak istese de, gene kendi gerçeğini, bilmişliğini ya da doğru algılayışını kanıtlamak için söylenen sözler.
Yaşam, şimdi ancak kavranilması ve anlaşılması gereken; oysa yaşanması, gerçeğe inilmesi ilerideki yıllara atılan bir yabancı öğe gibi önümüze getirilmiş. Coğrafya derslerine getirilen yerküre gibi. Kimse yaşadığımız mevsimin, günlerin ve gecelerin yaşamın kendisi olduğundan söz etmiyor. Her an belirtilen bir öğretiye, bizler hep hazirlaniyoruz .
Evlerin duvarlarıyla, dağlarla, başka sayısız şeylerle engellense de bir güneş ışığı vardır. Kendine özgü sayısız bedenlere bölünse de bir ortak öz vardır. Sayısız doğaya ve kendine has karakterlere bölünse de bir ruh vardır.
Kibirden yoksun olmakla böbürlenen kibir, en katlanılmaz olanıdır.
Reklam
Sokrates şöyle diyordu: " Ne istiyorsunuz? Düşünebilen varlıkların ruhuna sahip olmak mı yoksa düşünemeyenlerin mi?" Düşünebilen varlıkların ruhuna. "Peki hangi düşünebilen varlıkların ruhuna, sağlıklı olanların mi yoksa kötücül olanların mı? " Sağlıklı olanların. "Öyleyse niye aramıyorsunuz onu?" Çünkü ona sahibiz. " Öyleyse neden tartışıp çekişiyorsunuz?"
Fikirler kendileriyle uyumlu olan düşünceler yok edilmeden nasıl ölebilir? Fakat onları canlandırmak , yeniden harlamak senin elindedir. Herhangi bir düşünceyi şekillendirmeye muktedirim. Öyleyse kaygılanacak ne var? Zihnim haricindeki hiçbir şeyin benim için bir manası yok. Bunu kavrayınca yere sağlam basarsın.
Ne zaman içtenlikle mutlu olmak istersen, birlikte yaşadığın, tanıdığın insanların özeliiklerini düşün; örneğin birinin enerjisini, diğerinin alçakgönüllülüğünü, bir başkasının cömertliğini, bir diğerininse başka bir özelliğini düşün. Çünkü hiçbir şey birlikte yaşadığımız insanların görünüşe yansıyan erdemlerinin imgeleri kadar mutluluk veremez, hele hepsi bir arada toplanmışsa. Bunu hep aklında tut.
153 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.