"Dışarıdaki karanlık yavaş yavaş soğudu yine, camlar, çerçeveler soğudu, duvarlar soğudu, otlar soğudu, boşmuş gibi görünen doluluklar, doluymuş gibi görünen boşluklar soğudu, bayır soğudu, kurumuş derenin çamurları, taşları soğudu ve gece çatıların, avluların, ağaçların ve irili ufaklı cümle mahlûkatın üzerine basa basa yürüdü, o yürürken yine polis karakolları, hastanelerin acil servisleri, kumarhaneler, barlar doldu taştı, şehrin çeşitli köşelerinde yine kadehler kaldırılıp renkli ışıklar altında şarkılar, türküler söylendi, çeşitli köşelerinde çeşitli sebeplerle gözyaşları döküldü, çeşitli köşelerinde sevişildi, çeşitli köşelerinde kırılmış yaprak tadında, göllenmiş su tadında, gelmemiş mektup tadında susuldu, çeşitli köşelerinde ölümüne dövüşürdü, çeşitli köşelerinde kaba adamlar sürekli incelikten, kibirliler dönüp dolaşıp tevazudan, kötüler ısrarla iyilikten söz etti ve artık sonunda ortalık yavaş yavaş ağrımaya başladı."