Ortadoğu'nun binlerce yıllık aile düzeni Osmanlılık karşısında nasıl bir değişim geçirebilir ki .. ?
Ama bir yanıyla bu kadar benzerliğe rağmen , aynı zamanda ayrı yaşamak ve etnik özgürlüğü barındırabilmek de bu geniş coğrafyaya Osmanlılığın getirdiği bir özelliktir ..
Muallim Naci , vefatından 2 yıl önce , 1892' Sultan Abdülhamid tarafından vak'anüvis tayin ve eski padişahların tarihini yazmaya memur edilmiştir . Tamamlanamamış ve henüz ele alınıp işlenmemiş bulunan bu notlar Ankara'da Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi'nde ve İstanbul Üniversitesi Kütüphanes'inde bulunmaktadır .
Abdulhamid iktidarının ilk 14 yılında (1876-1890) basılan 4 bin kitaptan sadece 200 kadarı dinle ilgili olup 1000 civarında bilim ve fenle ilgili ve ondan biraz daha fazla edebi kitap neşredilmiştir .
Günümüzde sünnet düğünlerinin illa da Ağustos'un sonuna doğru yapılmasında , Abdülhamid'in cülus yıldönümü olan 19 Ağustos'a rastlayan hafta sünnet olan çocuklara gönderdiği çeyrek altının payı küçümsenmemelidir ..
Türkiye'de fotoğrafçılığın yayılması , ona çok şey borçludur . 1893'lerde çektirdiği yaklaşık 30 bin adetlik dev fotoğraf koleksiyonu 51 albümde toplanmış olup halen İstanbul üniversitesi kütüphanesinde bulunmaktadır . Ayrıca bu albümlerin bir kopyalarını Amerika ve İngiltere'ye kendisi göndermiştir .
Ateş edemeyenlere ateş etmek , PKK'nın en sevdiği metotların başında gelirdi .
Örnekleri de çoktu.
80'li yılların sonu 90'lı yılların başı köy ve mezralarda kadın , çocuk ve yaşlıları , silahsız öğretmenleri bayrak direklerine asıp kurşunlamaları , haraç destek vermeyen vatandaşları infaz edip katletmeleri; Mayıs 93 , Bingöl- Elazığ yolunda 33 silahsız Mehmetçiki şehit etmeleri gibi .
Bir askerin ağzından ;
Siz belki bilemezsiniz , ama mektuplarınızda yalnızlığımızı acımızı burukluğumuzu paylaştık sizinle . Bizi en çok halkımızın , sabi sübyan çocuklarımızın yazdığı o mektuplar sevindirdi . İçine girdiğimiz o karanlık deliklerde fırsat bulup okuduğumuz o mektuplar yüreğimizi ısıttı , güç verdi bize . Hele o küçücük çocukların yazdıkları! Bu koskoca karanlıkta yalnız başımıza olmadığımızı , o küçücük ellerin , o küçücük kalplerin sıcaklığını , samimiyetini iliklerimizde hissettik . Gururlanıyorduk hep beraber .
" Düşman da , terörist de , cenabet de olsa onlar artık ölü, " dedi .
"Sonuçta şeytan bile ölünün üzerinden elini çeker . Bizim derdimiz ölülerle değil , eline silah alan , vatana kurşun sıkanlarla , onların terörist 'leş' miş zihinleriyle. "
Abdülhamid Han'ın birçoğumuzdan daha diri olduğu yeterince açık değil mi ?
Yaptıkları , yapamadıkları , hataları , sevapları , projeleri , kör noktaları , hamleleri , vizyonu , ufukları ve sınırları ...