Ah o ‘fakat’ ve ‘ama’ların içine saklanan binde bir olasılıkların baştan çıkarıcı albenisi! Ah o aklımızı çelen küçük olasılıkların peşinde sürüklenirken esir olduğumuz duygu karmaşası! Ah bazen sonunda pişmanlıktan kıvranarak andığımız ‘ya öyleyse?’ yolculuklarımızın yüksek bedelleri!
Her gittiğimiz yere, her gördüğümüz şeye kendi adlarımızı takmak, oralara uygarlık götürdüğümüzü sanmak bize has bir hastalık mı, yoksa bütün milletler mi böyle?