Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Emilyovaa

Emilyovaa
@Biemillyovaolusumu
Emilyovaa yorumladı.
"Bir ökse ardıcı olsaydın ve yuvanın nerde olduğunu bana gösterseydin, bunu birine söyler miydim sanıyorsun? Asla," dedi, "bir ökse ardıcı kadar güvendesin."
Reklam
Emilyovaa bir yorumu yanıtladı.
Kısacık bir vaktinizi alsam ?, Hadi bir soluklanalım..
Evlendiğinde eşine doğru yolu gösterip onu eğitmek esasen kadının değil erkeğin görevidir. Zira erkekler Kur'an'da "Kavvam" olarak zikredilirler. Bu hem koruyup gözeten, hem de dinen baskın olarak doğruyu güzellikle öğreten demektir. Yahudi yahut Hristiyan kadınla evlenme ruhsatının erkeğe veriliş sebebi de budur. Bu yüzden hanımlar; "Evlenirken ben nasılsa bu adamı düzeltirim" demeyin. "Bu adam bana neler öğretebilir" deyin. Toplumda "ben onu düzeltirim" diyen hanımların çoğunlukla geldiği son noktayı görüyoruz. Kendinizden olgun olmayan bir erkekle uğraşmayın, kocanız sizden olgun ve yol gösterici olsun. Yoksa kendinizi hasta, yıllarınızı heba edersiniz.. Sevgiler..
ancient dreams okurunun profil resmi
Tersini düşünen varsa arkadaşlar, olayı dini açıdan ele alan bir yazı bu. Müslüman olan her kadın ve erkek bilmeli ki evlilikte ikisinin de görevi belirli. Birinin diğerinden herhangi bir konuda avantajlı sayılması bir başka konuda diğerinin dinen daha avantajlı sayılabileceğini gösterir. Erkeğin görevi tam da burada belirtildiği gibi aile kurumunu ve bunun temellendiği değerleri korumak, gerektiğinde eşine bu konuda yardımcı olabilecek birikime sahip olmak. Eşinizin dinen sizden daha bilgili olması egonuzu zedeleyecek bir şey olmamalı, bir insana kırk elli senelik hayat arkadaşlığı yapmayı kabul edip bunda gurur yapamazsınız :) Evet, erkeğin farklı dinden biriyle evlenme ruhsatı varken kadının yok. Yine bunun sebebi de dinen erkeğin bundan, yani kurduğu ailenin değerlerinden sorumlu tutulması. Aslına bakarsak bu konuda zor bir durumdalar. Kadına bu ruhsatın verilmeme sebebi olarak pek çok şey sayılabilir. Örnek olarak eşinin kazandığı paranın haram ve helal ayrımında bulunabileceği halde dini hassasiyeti bulunmayan bir eşten bu konuda özen göstermesini istemesinin belki anlam ifade edeceği belki de etmeyeceği karşısındaki kişiye göre değişebileceği verilebilir. Evlilik eve girip çıkan insanlardan tutun da sizin gireceğiniz ortamlara kadar ortak bir paydada buluşabilmeyi gerektirir. Takdir edersiniz ki İslam inancına sahip bir kadın bu konuda da hassas davranacaktır. Belli aktiviteleri asla eşiyle yapamayacak zaten eşi de farklı hayat tarzından dolayı bir mutsuzluk çekecektir. Başta sorun olarak görülmeyecek her şey evlilikte bir soruna dönüşebilir. Kadın duygusal yapısı nedeniyle değer birliğine varamadığı birinin değerlerine ortak bulabilir kendini. Bu da kadının dini için endişelenmemizi haklı kılar. Ayrıca gelecek nesiller mevzusunu da düşünürseniz neden kadının bu noktada mantıklı bir seçim yapması gerektiğini kavrarsınız. Karşınızdaki insanları değiştiremezsiniz, bunu yapmayın da. Sadece inancınızın gerektirdiği kararları almaya özen gösterin. Alacağınız karar tek başına sizin hayatınızı değil, eşinizin de evlilik hayatını cehenneme çevirebilir. İslam dışarıdaki insanların kolayca empati kurabileceği bir din olmayabilir günümüzde, sadece içeriden biri günlük hareketlerinize, sınır koyuşlarınıza anlam verebilir. Yine sadece içeriden biri keskin ve katı bazı kurallara uyum sağlayabilir. Bunu insanlara dayatmamak adına en başından seçiminizi dikkatle yapmanız gerekecek.
Emilyovaa bir yorumu yanıtladı.
Sevgili Dost, Aristo'nun tabiriyle, "Birbirlerine hoş ve faydalı görünmedikleri gün birbirlerini artık sevmeyen," dostlarla ne işimiz var. Bizim, peygamberi ısırmasın diye ayağını yılan deliğinin üstüne kapatan Ebu Bekir'imiz, suikastı haber alınca peygamberin yatağına yatan Ali'miz var. Son yudum suyu birbirlerine gönderip susuz şehit olan sahabilerimiz var. Bizim, "İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olmazsınız", "Sizden biriniz kendisi için sevdiğini Müslüman kardeşi için de sevmedikçe (istemedikçe) gerçek mümin olamaz", "Size aranızdaki sevgiyi artıracak bir şey söyleyeyim mi, selamlaşınız", "Hediyeleşin ki aranızdaki sevgi artsın," diyen bir peygamberimiz var! "Sevelim, sevilelim, dünya kimseye kalmaz," diyen Yunus'umuz, düşmanın attığı taştan değil, dostun attığı gülden incinen Hallac-ı Mansur'umuz var.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
72 öğeden 1 ile 5 arasındakiler gösteriliyor.