Sohbet, devlet doğurdu: sohbeti kaybedincede devleti de kaybettik! (Korkarım , aile içi suskunluğumuzdan doğan boşluğa yerleşen televizyon alışkanlığı, git gide tüm benliğimizi saracak ve bu yüzden aileyi de kaybedeceğiz)
Mesela “eşitlik fikri” ni ele alalım . Matematikteki kullanılışı bir yana, iki kelime ancak bir fikirciyi baştan çıkartabilir, büyüler. Hiçbir gerçek filozof, eşitlik Fikri’nin beşeri oluşlara uygulanmasına ciddiye almaz.
Bense, ufuktan, bu yükselen, boğazımı sıkan sisten korkuyorum. Geçmiş zaman sığınağı, varlık azabına karşı bir koruma vasıtası olan hatıraların toplandığı nokta… Gerçek olan aksidir; şimdiki zamandır, yaşadığım gündür ve güne bağlı olandır.
“Ey, şu aydınlık dünyayı saran masmavi örtü, maviş dostum! Yeryüzünü kucaklayan en özgür arkadaşım! Başımı kaldırıp bakınca huzur bulduğum gökyüzüm! Gece olunca bana ayı, Yıldızları getiren, şu dünyada beni yalnız bırakmayan gülen yüzüm, gökyüzüm! Bulutları, yağmurları da bana yoldaş eden canım arkadaşım! Bugün yine çok üzdüler beni…”
İnsanın gafletine sebep olan çok şey varsa da üçü önemlidir:
1- İnsanı tanımamak, Yaratılış gayesini bilmemek
2-İşlerin sebeplerle yaratıldığını bilmemek
3- Ölümü unutmak.
Ebu Ubeyde , Gözümüzün
Nuru Efendimizin (sav) 'in Cennetle
Müjdelediği, Hz. Ömer (r.a) Döneminde Ordu Komutanlığı Görevine Getirilmiş Ve Kudüs'de
Görev Yapmış Ebu Ubeyde Bin Cerrah 'ın ismini Taşıyor.
Ailesinden Bir Çok Kişiyi Şehit Verdi.
Kendisi 5 Dil Biliyor, Ayrıca Makine Mühendisi ve En Önemlisi de Hafız
Erdem özveren