Hatiri sayilir yasta teyzemiz dedi ki gecen, ilkbahar bebek gibidir, hersey yeni, bazen yagisli aglamakli, bazen oldukca sicak ic acmali, ama hep heyecanli. Yaz gencliktir, hep canlisin, hep dinamik. Sonbahar yetiskinlik... Gelecege yatirim yaparsin -kışa-, ve canliligin gider, biraz durulursun. Ve kış yaş almaktir... Insanin evinden cikasi gelmez, hep sicaklik arar. Oyleyse tadini cikarmak lazim yenidogan mevsimin !
Bir gün anlarsın tadını sevilen dudakların.
Sevilen gözlerin erişilmezliğini.
O hiç beklenmeyen saat geldi mi?
Düşer saçların önüne, ama bembeyaz.
Uzanır, gökyüzüne ellerin.
Ama çaresiz,
Ama yorgun,
Bir zaman geçmiş günlerin hayaline dalarsın.
Sonra dizilir birbiri ardına gerçekler, acı.
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.
Bi kadını diz kapaklarından öpmekten ala şiire rastlamadım henüz, üvercinka hariç. Çünkü bi kadını diz kapaklarından öpmek; “bugüne dek tüm düşmüşlüklerinden, yaralarından, kanından, izinden, acından öpüyorum, şifa niyetine.” demektir bi nevi.
“Çok düştüm, parçalandım, örselendim, öp de geçsin” diyemeyen bi kadının sessizliğini duymaktır.
“Seni anlamak için harflere ihtiyacım yok, ruhunla ruhum aynı lisanı hissediyoruz” diyebilmektir.
“Yanaklarından, dudaklarından, alnından, belki omuzlarından, avuçlarından öpmek aşkın yaradılışında var ama diz kapakların sevdaya dahil” de demektir aynı zamanda.