İnsan hep bir gün çok mutlu olacağına inanır. Şimdi değildir, henüz değildir ama bir gün muhakkak, hak edilen o mutluluk gelip kendisini bulacaktır… Sonra genellikle o gün gelemeden de ölür.
Geçmişten ders çıkarmak hiç benlik değildi ama bazen canın o kadar acıyordu ki, aynı acıyı bir kez daha yaşamamak için kendini sandalyelere çivileyebilir, kapıları kilitleyip anahtarları yutabilirdin.
Yıkılacak kulelerin altında kaskla, her kanayan yaranın başında bantla, hayat savaşına çıkan herkesin yanında zırhla beklemekten yoruldum. Çıkartamadım üstümden beklentilerle dolu yaftaları.
Seni ne incittiyse hep ondan yara alırsın fark etmezsen. Nasıl acıdığını, neden sızladığını, nerden dağıldığını, kimden yaralandığını hatırlamalı insan.
Yaralandığımı yok sayamayacağımı biliyorum. Yara izlerime karşı özenli olacağım dokundukça. Başıma gelenleri unutmayacağımı biliyorum. Kendime yeni bir yol açacağım onlardan, hatırladıkça. Tüm hayatım ne acıya teslim, ne acıdan ibaret.