Kalplerimizde bazı hastalıklar vardır ki vücudun dokularına tamamen sızmadıktan sonra keşfedilemeyen gizli hastalıklara özgü bir içe işleyiş ihaneti ile kendisini göstermeden, yıkımlarını haber vermeden içten bir yangın dumansızlığıyla yanar, yanar. Bu bir ateştir ki ne olduğunu bilemeyiz, varlığından habersiziz; o yavaş yavaş görevinden emin devam eder; nihayet bir gün boş bulunarak, bir hiç, bir dakikalık bir anlama bize gösterir ki kalbimizde yangın var. Nedir? Nereden doğmuştur? Bu yangın nasıl serseri bir rüzgârın kanatlarıyla düşerek orasını tutturmuştur, bilemeyiz.
Bu göğe yolculuk ne kadar sürer? Bu, mizaca ait bir şeydir, bazen o kadar devam edebilir ki dönmeye imkan kalmaz. İşte sen oradan hiç dönemeyecek, biraz topraklara hiç düşemeyecek gibisin. Ben? Ben hatta uçmak için heves bile duymadım. Uçup uçup da düşenler, bütün o kırık kanatlarıyla topraklarda sürüklenen, nihayet topraklarda ruhun gıdasını arayanlar gözlerimin önünde o kadar açık dersler teşkil ettiler ki ben onların bitirdikleri yerden başlamaya gerek gördüm.
Dizi yine benimkine değse...O günkü gibi. ama bu sefer suçluluktan değil,benimle ilgilense.. Güzel olurdu işte. İç geçirdim.Yanımda olunca uçup giden yalnızlık ve daha önemlisi boşluk hissi gibi , güzel olurdu.”
“Bilmeyen ve bilmediğini bilen çocuktur, ona öğretin;
Bilen ve bildiğini bilmeyen uykudadır,onu uyandırın;
Bilmeyen ve bilmediğini bilmeyen aptaldır; ondan sakının ;
Bilen ve bildiğini bilen liderdir, onu takip edin.”
-Çin atasözü
“Bilgi bir ışık gibidir.Sızacak bir yer bulur ve içeri girer.”diyor.Biz bu ülkede yıllardır bilgi içeri girmesin diye kapıları kapadık çünkü bilgiyi içeri sokmazsınız ilkokul mezunu, eroin kaçakçısı milletvekilleriyle bir ülkeyi yönetirsiniz.”
“Beyniniz neredeyse bedeninizde oradadır.Ruhunuzun dünyaya çiçeklerle dolu bir vadiden bakmasını tercih edin.Hırs ve kötülüklerle dolu bir uçurumun kenarından değil.”
Noah başını kaldırdı, burnunu çekerek annesine baktı.Bakışları gözyaşları ile kararmıştı.” İyi misin anne ?”
“İyi olacağım , Noah. Sana söz veriyorum.”
Tan yeri ışıdı ışıyacaktı.
Deniz sütlimandı, apaktı.
(...) Gün doğmadan önceleri,
Dünya dümdüzken,
Deniz işte böyle sonsuz bir aklığa keser!
- Yaşar Kemal , Fırat Suyu Kan Ağlıyor Baksana