Masumiyet Müzesi Öncelikle bu kadar okuru olan kitaptan övgüyle bahseden okur severler için şimdiden özür diliyorum. Fakat kitabı hiç beğenmedim.
Okumaya başladığım ilk sayfalarda kendimi İstanbul sokaklarında geziyor bulmak, güzel bir aşk hikayesinde yer edinmek başta çok güzeldi. Fakat 502 sayfanın takıntılı bir aşk hikayesi olduğunu bilmek beni çok üzüyor.
Lise yıllarımda okusam daha her şeyin farkında olmadığım zamanlar karşılaşsam kitapla belki bu kadar üstünde durmazdım fakat insan 30'larını geçince anlatılan şeyleri hiçte masum karşılamıyor.
Aşkı sadece cinsellikle bağlamış diyemem karakterin çok yoğun duyguları da var fakat aşk adı altında iki kadının hayatını mahvetmiş olması beni aşırı gerdi ve tüm kitabı çok zorlanarak bitirdim. Aşırı betimleme yapılan kitapları oldum olası sevmem beni çok bunaltır. Balık burcu olmamın sorunsalı da olabilir ama hayal gücüme bırakılmayan kitaplar çok yoruyor.
Her kitap okuyucusunu bulur, ben bu kitapla bir bütün olamadım. İyi okumalar dilerim.
Bu güzel kitapla ilk tanışmamı 2008 yıllarında yaşadım o zaman bana çok şey kattığı gibi üniversite yıllarında Ahmet Şerif İzgören'in söyleyişine katılmamla kitap daha anlam buldu ve her zaman baş ucu kitabım oldu. Aradan yıllar geçmesine rağmen ne zaman yolumu kaybetsem yine "Şu Hortumlu Dünyada Fil"i aramaya çıkarım. Gözden kaçırdığım ne oldu? Nerede yanlış yaptım? Geriye dönebilir miyim? Bu okumam da anladım ki kitapla herkesin küçük yaşta tanışması lazım. Büyüyünce bazen okuduklarına yaşın gereği anlam veremiyorsun. Yolunu çizmiş ve kendi sorularına bir süre sonra cevap veremeyeceğini anlıyorsun. Kısacası çok akıcı bir kitap isteseniz bir günde bitirebilirsiniz fakat anlayarak okumanızı tavsiye ederim.