gece çökerken bir şehrin hayatı ne kadar farklıdır.gecenin çökmesini seyreden bir adamın ruhu ne kadar farklıdır.belirsiz,alegorik,gerçekdışı olarak algılanabilen bir varlığım yürürken.anlatılmış bir hikaye gibiyim,üstelik ete kemiğe bürünecek kadar iyi anlatılmış,ama bir kitabın bir bölümünün başlangıcından ibaret şu dünya-romana tam oturmamış bir hikâye:“o saatlerde bir adam, ağır ağır sokakta aşağı yürürdü…”
benim hayatla işim ne?