Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.25
Canan Onr.
Canan Onr.
@Cananonr
Adana
Adana, 24 Temmuz
138 kütüphaneci puanı
4792 okur puanı
Temmuz 2017 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Okuma Hedefleri
Benim için tam bir başucu kitabıydı. Sayfaları çevir, biraz oku sonra düşüncelere dal..
Hikayeler merak uyandıran, düşündüren, şaşırtan bir dille yazılmış. Metoforik unsurlar çok güzel işlenmiş, .
Hikayelerde karakterlerin içinde olduğu psikolojik durumlar, yaşadıkları travmalar hikayelere derinlik katmış.
Akıcı hikayelerden oluşuyor. Severek, keyifle okudum.
Siyasi çatışmaları bolca barındırdığı için, "acaba sıkılır mıyım?" diye ön yargıyla başladığım bir eserdi. Ama sıkılmadan okudum.
Almanya'da 12 yıl yaşamış olan, Ka Türkiye'ye, Kars şehrine intihar eden kadınlarla ilgili röportaj ve araştırma yapmak için gelir. Kitapta bir çok konuya yer veriliyor. Bir de aşk hikayesi yer alıyor.
Türkiye'nin hiç gündeminden düşmeyen; başörtüsü sorununu, siyasal İslamcıları, türk kürt sorununu, siyasi meseleleri hepsini barındırıyor.
Bir çok yönden eleştirilen, hassas konuları barındıran bir kitap olsa da , Orhan Pamuk'un üslubu, kelime seçimleri ne kadar iyi bir edebiyatçı olduğunu eserde hissettiriyor.
Güzel kurgulanmış, etkileyici karakterlerden oluşan eser. Kar tasvirleri de ayrı bir güzellikteydi. Orhan Pamuk; kitabımın sloganı, insanları anlamaktır demiş. Kitabı okurken karakterleri anlayabiliyorsak Orhan Pamuk'uda anlayabiliyoruz demektir.
-Sanki burası herkesin unuttuğu bir yerdi ve kar sessizce dünyanın sonuna yağıyordu..
Çocukluk yaraları olan bir adam, Bay C.
Uzun zamandır kitaplığımda duran, sonunda elimin gittiği, Yusuf Atılgan'ın en bilinen romanlarından, Aylak Adam.
Oğuz Atay'ında hayran olduğu bir yazar, Tutunamayanlar adlı eserine ilham olan kitap.
Alışmaktan, bağlanmaktan korkan bir adam.. Ama sevgiyi de arayan bir adam..
Kendisini herkese Aylak Adam diye tanıtıyor ismini bilmediğimiz Bay C.
İstemediği halde babasından parçalar taşıyan, sapkınlıkları olan Bay C. yalnızlığını, arayışlarını, psikolojisini cümleleriyle, düşünceleriyle çok iyi yansıtıyor.
Kitabın sonu da insana bir iç çektirtiyor..
Okur Takip Önerileri
Tolstoy'un kalemini çok sevdiğimden, otobiyografik üçlemesini de okumam gerektiğini düşündüm. Gerçeklerden çok kurgulara da başvurduğunu okumuştum yine de Tolstoy'u daha iyi tanımak, anlayabilmek için güzel bir eser.
Duygusal, utangaç ve kendine güvensiz bir çocukluk geçirmiş.
Ailesini, çocukluğunu, arkadaşlarını, ilk aşkını kaleme almış. Annesinin hayatındaki önemine yer vermiş. Kaybettiğinde ise yaşadığı boşluğu çok güzel aktarmış.
Ölüm teması kitaplarında da bolca işlediği bir konu, annesinin ölümünün büyük bir etkisi olabilir.
Kitabı bitirince neden bu kadar çok beklettiğimi sorguladım. İki ciltlik, sayfa sayısı çok olmasına rağmen hiç sıkmadı, o kadar akıcıydı merakla okudum.
Kaptan olarak yükselmeye başlarken, atılan iftira ve yalanlardan dolayı, hem sevdiği kadından koparılan hem de hayatının 14 yılını hapis olarak geçiren sonradan Monte Cristo Kontu olacak olan, Edmond Dantes.
Kıskançlığın ne kadar tehlikeli olacağı, bir insanın içindeki intikam duygusunun yaptırabilecekleri, yapılan iyiliklerin de geri dönmesi hepsi muazzam işlenmiş.
Kitap beklentilerimi tam olarak karşıladı. Okumadan önce kesin çok beğenip seveceğim demiştim.
Hapishanedeki sahneleri, kaçmak için yapılan planlar ayrı etkileyiciydi. Karakterin intikamı için plan kurup yavaş yavaş içlerine sızması, zekası ayrı güzeldi. Sonunda adaletin yerini bulmasına sevindiğim, okurken çok keyif aldığım bir klasikti.
Monte Cristo Kontu (2 Cilt Takım)Alexandre Dumas · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202025,6bin okunma
Sanırım en sevdiğim Rus yazar, Tolstoy. Okuduğum her eserini çok çok çok beğeniyorum.
Uzun bir zamana yayarak, kitapla eş zamanlı dizisini de izleyerek kitabı sonlandırdım.
Tolstoy, kendi fikir ve düşüncelerini bolca belirtmiş eserde.
Savaş ve Barış dünyanın en uzun 17. romanıymış. Tolstoy uzun süren araştırmalar, sonucunda yazmaya karar vermiş.
Rusya'nın Fransa tarafından işgal edildiği dönemde yaşanmış olayların, savaşın da olduğu, genelde üç aile etrafında dönen; (Rostovlar, Behuzovlar, Balkonskiler) aşk temasının da bulunduğu eser.
Kitapta bolca Fransızca cümleler de yer alıyor, dipnottan okumak biraz zorluyor.
Savaş o kadar güzel anlatılmış ki, insan gözünde sahneleri canlandırabiliyor..
Kitap Rus sosyetesinin balolarıyla başlıyor.
Karakterlerin fazla olduğunu, kitaba başlamadan önce de biliyordum o yüzden öncesinde biraz araştırma yaptım. Baş karakterleri öğrendikten sonra, not alarak çok güzel ilerliyor, bir süre sonra artık karakterleri tanıyorsunuz.
Prens Andrey ve Piyer en sevdiğim karakterler oldu.
Kitabı okumayı sürekli erteliyordum, yarım bırakmaktan korkuyordum. Ama okudukça elinden bırakamıyor insan.
Kitabın kalınlığı, biraz göz korkutsa da çok güzel akıcı ilerliyor.
*Savaş insan özgürlüğünün Tanrı yasalarına en zorlu boyun eğişidir..
Kitaplarla ilgili çok güzel alıntıların bulunduğu, okuması da eğlenceli olan fantastik bir kitap..
Dedesi ölünce, ondan kalan kitabevinin başına geçen, Natsuki bir anda kendini farklı bir dünyada buluyor. Karşılaştığı konuşan kedi ile, tutsak kitapları kurtarmak için kitabevinde bulunan labirentler de yolculuklar yapar.
İnsanların kitaplarla kurduğu bağ hakkında akıcı ve güzel cümleler yer alıyor.
*Kitaplar oldukları yerde kaldığı sürece, yalnızca kağıt tomarından öteye geçmez. Muazzam güç harcanan şaheserler bile, muhteşem öykülerin anlatıldığı büyük eserler bile, kapakları açılmadığı sürece kağıt parçalarından ibarettir. Fakat insanların duygularını döktükleri, değer verdikleri kitaplar yürek barındırır..
Otobiyografinin son kitabı, 'Çocuk' Thomas Bernhard'ın çocukluk dönemlerinden bahsettiği, yaşadıklarını anlattığı ve bizi hikayesinin başına götürdüğü bir kitaptı.
Okul döneminde yaşadığı zorbalıklar, annesinin davranışları, öfkesi, yoksulluk hepsi bir araya gelince, Bernhard intihar etme düşüncesiyle yaşayan, karamsar, depresif bir insana dönüşmüş.
Çocukluğunda yaşadığı travmaları okurken çok üzüldüm, özellikle annesinin söylediği sözler, hakaretler bir çocuğun kaldıracağı türden şeyler değil. Kendisini her zaman değersiz hissetmesini sağlamış.
Özellikle şu cümleleri beni daha çok üzdü. "Bana hayatım boyunca, onun mutluluğunun
önündeki tek engel olduğumu hissettirdi." bir çocuğun bunları söyleyebilmesi bile çok üzücü.
Thomas Bernhard'la ilgili yazılar okurken en çok duyduğum cümle; biyografisini okuduktan sonra dilinin neden bu kadar karamsar olduğunu anlayabileceğimiz olduğu yazıyordu. Geçirdiği kötü çocukluk döneminin etkilerini hissettiriyor.
Savaş dönemi, kötü koşullar ve geçirdiği hastalıklar hepsi bir araya gelince sert üslubu daha anlaşılır hale geliyor.
Otobiyografi olmasına rağmen gayet akıcı bir seriydi. Hayatını öğrenmek, anlamak güzel bir deneyimdi.
Kafka'nın hayatından kesitlerin, hikayelerin olduğu bir eser. Bazı cümleleri, anlaşılamaz olsa da çok güzeller..
Kopuk hikayeler, cümleler barındırıyor. Günlüğünden satırlar yer alıyor. Kafka ölümünden önce yazıların yarısını kendisi yok etmiş bu yüzden bazı yazılar yarım. Kalanlar için arkadaşından ölümünden sonra yazdıklarını yok etmesini istemiş, ama arkadaşı sözünü yerine getirmemiş.
Kafka, yazdıklarının okunmasını istememiş, okurken biraz suçluluk hissetsem de kalemi çok kuvvetli, duygularını çok iyi yansıtan bir yazar Kafka okumak, onu biraz da olsa anlamaktır.
Katip Bartleby'in yerinde olmayı kim istemez ki? Kendi tercihlerini yaşayan bir insan olabilmeyi..
Avukatın yanında kâtiplik yapan, evi bile olmayan, yapmak istemediği her şeye, 'Yapmamayı tercih ederim.' deyişiyle aklımda kalacak olan bir karakter. Farklı, sessiz, içine kapanık ve yalnız bir adam Bartleby.
Davranışlarının nedenini kitabın sonunda biraz da olsa anladığım, üzüldüğüm akıcı ve merak uyandıran bir eser.
Bir kadının korkunç intikamını konu alıyor. Kocası tarafından aldatılan, ve onu üzmek için kendi çocuklarını öldüren bir kadın. Mitolojiyle ilgilenenler için daha verimli bir okuma olabilir. Çok etkileyici, okuması keyifli ve heyecan vericiydi.
Antik Yunan edebiyatı yazarlarından Euripides'in MÖ. 431 yılında sahnelenmiş eseri.
Dönemin kadına karşı bakış açısında şu zamana kadar fazla bir değişim olmamış maalesef.
Ara ara tiyatro okumaya çalışıyorum. Ve okudukça daha da çok seviyorum. Çok güzel bir eserdi, sahnede izlemesi de eminim aynı derecede keyiflidir.
Mehmet'in arayışları ve yalnızlığını anlattığı, karamsar, bunalımlı ruh halleriyle cebelleştiği satırlar..
Kitap, beş kısımdan, iki farklı anlatımdan oluşuyor. Günlük olarak okuduğumuz bölümleri daha bi sevdim. Duygularını, yalnızlığını çok iyi yansıtmış.
Alışkanlıkları olan 50 yaşında bir adamın, aniden gerçekleştirdiği yolculuklar, yaşadıkları..
Okurken, zaman zaman bende depresif bir ruh haline girdim. Başını alıp gittiği bölümlerde de biraz özendim, yerinde olmak istedim.
Hayattan beklentisi olmayan, insanlarla bağ kurmaktan kaçınan, kitaplarla arası iyi olan bir adamın yaşamı..
*Kimsem yok... Hiçbir şeyim yok, kitap raflarında duran üç beş tozlu kitaptan başka..
Thomas Bernhard'ın, hastane yıllarını anlattığı otobiyografinin dördüncü kitabıydı.
Geçmişle yüzleşmesi, soramadığı sorular için pişmanlıklarından da bahsetmiş.
Sert ve eleştirel üslubuyla da dönemin hastane ve doktorlarına güvenmediğini, anne ve dedesinin ölümünün nedenleri olarak göstermiş.
Dostoyevski'nin Ecinniler'inden bahsettiği bölümler çok güzeldi. Bende listeme hemen ekliyorum.
Son kitabı da bitirip, eserleriyle devam etmek istiyorum. En azından Bernhard'ın depresif hallerine hak verebileceğim.
Serinin üçüncü kitabı da bitti. Otobiyografi olarak çok güzel ilerleyen bir seri. Thomas Bernhard'ı anlamak, tanımak isteyenlerin okuması gerek.
Ölümle ilgili, anlamlı tespitlerin olduğu, ölüme yaklaştığın andaki duyguların, gözünün önünde ölen insanların yüzleri karşısındaki yaşadıkları hepsini okurken nefes alabilmenin önemini bir kez daha anlamak..
Thomas Bernhard'ın ciğerlerindeki rahatsızlığı yüzünden hastaneye yatması ve bu dönemde dedesinin rahatsızlığından bahsediyor. Dedesinin kaybından sonraki psikolojisinden bahsediyor.
Bir an önce seriyi bitirip Thomas Bernhard'ın diğer eserlerini de okumak istiyorum..
Thomas Bernhard otobiyografisinin ikincisi de hayatına dair bir çok şeyi anlatıyor.
Serinin ikinci kitabında da eğitim hayatıyla ilgili tercihlerinden bahsediyor. Dedesiyle olan ilişkisinden de bahsediyor. Savaşın etkileri de hâlâ devam etmekte.
Okulu bırakıp, kiler isimli bir markette çırak olarak çalışmaya başlıyor.
Çok iyi tespitler var kitabın içerisinde, altı çizilecek sayfalarca cümleler..
