Cengosnikov

Cengosnikov
@CengizhanDoruk
Tanımlamak sınırlamaktır.
25 Mayıs
218 okur puanı
Kasım 2020 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Sabitlenmiş gönderi
Odamda beni kitaplarım bekler. Bu yegâne tesellidir.
Reklam
Yoksulluğu yeminle kabul etmek tembellik ve hırsızlık yolunu tutmaya yemin etmek demektir. Bakire kalacağına yemin etmek ise Tanrı'ya, onun en bilgelikle kurulmuş, en önemli yasalarına durmadan karşı gelineceğine söz vermek demektir. Boyun eğeceğine yemin etmek, insanın özgürlüğünü bu elden bırakılmaz üstünlüğünü inkâr etmek demektir. Bütün bu dilekleri yerine getirirse insan suç işlemiş, getirmezse günahkâr olur, manastır hayatı bir yobaza ya da ikiyüzlü birine yakındır."
Doğanın genel akışına o kadar aykırı olan bu yeminleri, eğer bugünkü bilgilerimiz insanların dış yapıları kadar içlerini de tanımaya elverişli olsaydı haklı olarak canavarlardan saymamız gerekecek olan, yüreklerinde duygunun tohumu kurumuş, doğal düzenleri bozulmuş yaratıklardan başka kim yerine getirebilir ki? Bir kadını manastır yaşamına veya mutsuzluğa atarken yapılan o kasvetli tören, insandan hayvani işlevleri söküp atabilir mi? Tersine bu hayvani eğilimler, sessizlik içinde, baskı altında, aylakça ömür sürenlerde, birçok eğlence olanağına sahip olan dış dünyadakilerin hiç tanımadığı bir şiddetle uyanmaz mı?

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Manastırlar bir devletin varlığı için bu kadar gerekli midir? Keşişliği ve rahibeliği Hazreti İsa mı ortaya attı? Kilise bunlarsız olmaz mı hiç? İsa'nın bu kadar çılgın bakireye, insan türünün de bunca kurbana ne gereksinmesi var? Gelecek kuşakların içine yuvarlanıp mahvolacakları bu uçurumların ağızlarını daraltmak gerektiği asla anlaşılmayacak mı? Buralarda göreneğe uyularak yapılan duaların topunun bir yoksula sadaka olarak verilen bir metelik kadar değeri var mıdır? İnsanı toplum halinde yaşamak için yaratmış olan Tanrı böyle kapalı yaşamasına razı olur mu?
İnsan savunmasını bu kadar dar sınırlar içine alırsa ve karşısında saldırılarına hiçbir sınır tanımayan, haklıyı da haksızı da ayaklar altına alan, bir şeyi aynı hayâsızlıkla hem kabul hem inkâr eden, suçlamalardan, insanı kuşku altına sokmaktan, dedikodudan, iftira etmekten yüzü kızarmayan düşmanları olursa, en önemli davaları kaybedebilir.
Reklam
Çevremi saran şu yumuşak başlı, bu kadar masum, bu kadar tatlı yaratıklardan herhangi birini, evet hangisini istersen vahşi bir hayvan haline getirebilirim yavrum. Bu korkunç değişikliğe, genç yaşında hücreye kapanıp da, toplum yaşayışını az tanımış olanlar daha elverişli oluyor. Bu sözler sizi şaşırtır belki. Tanrı sizi bunların doğruluğunu nefsinizde hissetmekten korusun. Suzanne kardeş, en iyi rahibeler, manastıra bazı büyük günahlarını bağışlatmak için girmiş olanlardır..."
Siz de cesaretsiz olmadığımı bilirsiniz, sonra kimi zaman yaşamak için, ölmekten daha çok cesaret gerekir.
Kaç kez karmakarışık düşünceler arasında, yerimden fırlayıp bu çektiklerime son vermeyi istedim! Ama beni tutan neydi? Neden bunun yerine ağlamayı, tülümü ayaklarım altında çiğnemeyi, saçlarımı yolmayı, haykırmayı, yüzümü gözümü tırmalamayı yeğliyordum? Tanrı mıydı kendimi öldürmeme engel olan? Öyleyse neden bütün bana yapılanların önüne geçmiyordu?
İnsan ancak ne yapacağını bilmediği zaman Tanrı’yı yardıma çağırır.
Beni ayakta tutan tutku çoktan söndü, artık yalnızca aklın sesini duyuyorum.
Reklam
…boynuma geçen boyunduruğun ağırlaşması Tanrı'nın bir lütfuydu, bu yolla onun bana hafif gelmesini sağlıyordu... Aynı şeyin kah Tanrı'dan, kah Şeytan'dan geldiğini söylemeleri çok şaşırtıyordu beni. Dinde buna benzer çok durum vardır; düşüncelerim, beni avutmaya kalkanların kimine göre Şeytan'ın ayartması, kimine göre de Tanrı'nın esiniydi. Aynı kötülük, keyiflerine göre ya bizi sınayan Tanrı'dan geliyordu ya da kışkırtan Şeytan'dan.
Cengosnikov
Bir kitabı okumaya başladı
Rahibe
RahibeDenis Diderot
8.2/10 · 777 okunma
112 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Paris'te Katliam
Paris'te KatliamChristopher Marlowe
7.2/10 · 318 okunma
Aristoteles hakkında şunu söylemek isterim: Onu küçümseyen biri, Asla başarılı olamaz mantıkta ya da felsefede;
Soylu zihinler başkalarının acılarına üzülse bile, Yine de aklı olanlar önce kendi sıkıntılarını dikkate alırlar,
Sık sık düşünerek şunu öğrendim ki, Mutluluğa giden tek yol tehlikenin kendidir Ve kararlılık onurun en yüksek hedefidir. Her köylünün kolayca başarabildiği Sıradan şeylerin onur neresindedir? En sevdiğim, ulaşamadığım şeylere erişmektir.
Resim