Kurtuluş Savaşı sonrası bir Rum adası, ufuktan doğan güneşin görkemi, denizinin kokusu, hele o közde kızaran balıkların tadı, renk renk açan çiçeklerin görkemi, keçilerin ürkekliği bir sahnede izlemiyor adeta dokunuyorsunuz onlara. Mübadelenin ardından Rumların adadan ayrılışı ve adanın bomboş kalmasıyla beraber adaya birileri gelecek mi, bu adada kim nasıl yaşar sorularıyla ilerleyen sayfalar arasında bir karartı sürekli peşinizde siz de onun peşinde kaçtıkça kovalanıyor kovalandıkça kaçıyorsunuz. İki asker aynı cephelerde bulunmuş, aynı acıları yaşamış, Sarıkamış'ta bir insan nasıl heykel gibi donar da aylarca çözülmez şahit olmuş iki çift göz... Acılar derin, acılar bugünkü gibi hafızalarda, unutulmuyor sineye işliyor ve seninle beraber yaşıyor ve hikaye daha yeni başlıyor.