Biz büyükler zannederiz ki hayata dair her şeyi en iyi en doğru biz biliriz. Her adımımız doğrudur ve çocuklarımız için aldığımız her karar isabetlidir. Acaba bir günlüğüne bir çocuğun gözleri ile bakabilseydik hayata ya da yüreğimizin derinliklerine sakladığımız çocuğa tekrar ulaşabilseydik yine böyle düşünmeye devam edebilir miydik?
Davranışlarını yanlış bulduğumuz eleştirdiğimiz çocuklar insanlar acaba yüreğine dokunmadığımız görmezden geldiğimiz için bu duruma gelmiş olabilirler mi? Hayata karşı aldıkları bu tavır, bizlerin onlara öğretileri olabilir mi?
Bir çocuğun hayattaki en büyük gereksinimi yemek içmek ya da oynamak mıdır? Yoksa önce ailelerinden sonra da etrafındaki diğer insanlardan görecekleri karşılıksız ve katışıksız sevgi midir? Sadece kendi için ve kendisi olduğu için var olan bir sevgi..
Değerli olmadığını düşündüğü için önce susan sonra da görünmez olmaya çalışan bir dünya çocuk var etrafımızda.
Kitabı okuyunca bir çocuğun gözleri ile baktım kendime. Bundan böyle gördüğüm her çocuğun gözlerine bakmaya, kulağına çok da değerli olduğunu fısıldamaya söz verdim.
Okuyun… Mutlaka!
Newton biraz hazıra konmuş gibi :)
Newton'dan 700 sene önce, Newton'un matematiksel olarak ispatladığı yerçekimi kuramı üzerine ilk fikirleri El-Biruni ileri sürdü. Geliştirdiği teleskoplar ile gözlemleri sonucunda, gezegenlerin güneş etrafında döndüğünü doğrulayan Galileo'dan 600 sene önce, 'dünyanın döndüğü' fikrini El-Biruni savundu.
Batı’nın hazıra konmadığı çok az şey var keşke biz de sahip çıkmayı bilseydik. Bugün kendi gençlerimize dahi Doğu medeniyetini anlatamaz durumdayız.
Burda isimden daha çok farklı bakışını anlatıyor bilim insanlarının.