Beni kemiren sadece büyük bir yalnızlık hissiydi ve gene bu yalnızlığın tesiriyle, bana yakın olduğunu anladığım bir insana karşı birçok noktalarda kendimi aldatmaya hazırdım.
Hiç kitap okumayan bir insandan büyük kitap tutukunlarına kadar herkesin aşina olduğu bir kitaptır Kürk Mantolu Madonna. Okurken insanı içine çeken ve Raif’in yaşadıklarına yürek kabartmamıza sebep olan hissiyatı ile gözlerimizi yaşlı bırakır. Ben şanslıydım ki kitabı sonu hakkında hiç bilgi almadan bitirdim. Bittiği vakit ise şaşkınlık ve dolu gözlerle yaklaşık bir dakika duvarı izledim. Okurken hep bir buruk bıraktı beni. Sonuyla da bu burukluğun sebebi ortaya çıktı. Benim için belki de en güzel söz kitabın sonlarına doğru şuydu; ‘Daha birkaç saat evvel, bende bir fotoğrafı bulunmadığı için, yüzünü hatırlayamadığımı zannetmiştim. Halbuki bu anda onu, hayattayken gördüğümden çok daha canlı, teferruatlı görüyorum.’ Burada da dediği gibi biz insanları değil ,onlarla geçirdiğimiz zamanları, anıları unutuyoruz. Fakat bir kibrit çöpünün bile bu anıları aklımızda nüfus ettirebileceğini unutmayın. Aynı zamanda Raif ile Maria Puder’in aşkını okumak isterseniz bu kitabı edinmeyi de ihmal etmeyin. Mutlu ve hayallerle kalın.:)