Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Delal Emen

Survivors don't have time to ask, "Why me?" For survivors, the only relevant question is "What now?"
Reklam
My own search for freedom and my years of experience as a licensed clinical psychologist have taught me that suffering is universal. But victimhood is optional. ... We develop a victim's mind- a way of thinking and being that is rigid, blaming, pessimistic, stuck in the past, unforgiving, punitive and without healthy limits or boundaries. We become our own jailors when we choose the confines of the victim's mind.
Bu kadar güçlü olan ve insanlardan bu kadar iğrenebilen, bununla birlikte, bu kadar keyifli olup onlarla görüşebilen bu adamı süzüyordum. Ben ya keşiş olmalıydım ya da insanlara dayanabilmek için onları yapma kanatlarla süslemeliydim.
Sayfa 75 - Can YayınlarıKitabı okuyor

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Bu dünyada her şeyin gizli bir anlamı var," diye düşündüm. Her şey, insanlar, hayvanlar, ağaçlar ve yıldızlar hiyerogliftir. Onları heceleyip ne dediklerini anlayacak kişiye ne mutlu!
Sayfa 64 - Can YayıneviKitabı okuyor
Kardeşim, biriciğim Bazı yaralar yararlıdır buna inan ... Bazı yaralardan sızan kanla, Tüm geleceğin yıkanır. Bazı yaralar...
Reklam
Siz aşkı ne bilirsiniz bayım Aşkı aşk bilir yalnız!
Yüzüme nur inmedi, yüzüm nura indi bayım Gözyaşlarım bitse tesbih tanelerim vardı Tesbih tanelerim bitse gözyaşlarım... Saydım, insanın doksan dokuz tane yalnızlığı vardı. Aşk diyorsunuz ya Ben istemenin Allahını bilirim bayım!
Sarı yazgım her sonbahar onu biraz daha fazla, ömür yaptı. Maviye de, yeşile de dili dönmez ömrümün artık. Kara yazgımı şimdi kim bilir Hangi kitabın arasında saklıyorsun Tanrım? Ah.. dedim sonra Ah!
Anne
İlk üç vişneyi verdiğinde bahçedeki ağaç Annem sevindiydi hatırlarım. Ah demişti. Ah! Üç küçük kırmızı dünya verilmişti sanki ona. Annem çok sevinmelerin kadınıydı. Bazen sevinince annem gibi, Rengarenk reçeller dizerim kalbimin raflarına. Annem çok sevinmelerin kadınıydı, Sıcak yemeklerin. Başına diktikleri o taş, Ne zaman dokunsam soğuktur oysa. Ben okşadığımda ama, ısınır sanki biraz. İç ses! Bu bahsi kapa!
Gülümsedim o sıra, Bazen sevinirim, Sevinmek nedense hep yedi yaşında Ve ah.. dedim sonra, Ah! Bazen ah diyorum durmadan, şimdi ben ahlatın başında, otuz iki yaşımda. Ahlar ağacı gibi. Rengarenk çaputlar bağladım yıllarca dallarıma, Mavi, mor, kırmızı ve yeşil, İstedim, hep istedim, Sen iste derdim, iste yeter ki Vereyim. Her istediğimi verdim. Arttım, fazlalaştım, Eksikli yaşamaktan. Ahlar ağacıyım, gibisi fazla. Başka bir şey istemem Artık beyazlaşan üç-beş tel saçıma, Hesabımı tam vermekten başka. Vasiyetimdir: Dalgınlığınıza gelmek istiyorum Ve kaybolmak o dalgınlıkta.
Reklam
İsmini yazardı herkes onun bağrına, Ah derdi o. Ah! Bıçağın ucundaydı insanların hafızası "İnsan unutandır ve insan unutulmaya mahkum olandır." Tanrı şöyle derdi o zaman: Ah!
Olanlar oldu Tanrım Bütün bu olanların ağırlığından beni kolla!
Kim olduğunu bilmiyorsan kendin olabilmen mümkün değildir.
Ayrıca bu devirde herkes en azından iki tane idi. Daha kalabalık olanları da görmüştüm.
“Müzeyyen,” dedim fısıldayarak, “Müzeyyen, ben ölüyorum.”
279 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.