…Sana anlatmak istediğim öyle çok şey var ki sabaha dek sohbet etmeyi özledim! Bazen sözcükler ve fikirler yetersiz kalıyor, sonsuz bir zenginliği verip almanın neredeyse baskılayıcı hissine tutunarak düş kurarcasına yazıyorum.
Daha dün bir geleceğim olmadığını, hayatımı bu şekliyle kabul edebilmenin imkansız olduğunu düşünüyordum. Bugünse aynı berbat hayat bana umut veriyor. Olasılıklarla dolu olduğunu görebiliyorum.
Duyduğun sevgi hiç kimseye borcu olmayan bir sevgi olsun, hiçbir mecburiyeti bulunmayan, sırf var olduğu ve kendini gösterebildiği için mutluluk duyan…
Yolu aydınlatan ışıkları alıp yanımızda götüremeyiz. Böyle davranırsak sırt çantalarımız fenerlerle dolup taşar. Ne kadar “ışık” taşısak da bize eşlik edecek kimseyi bulamayız. Işık neye yarar o zaman?
Böylesi bir yaşamın merkezine yaklaştığını sanmak ve yine de kaynağa, kalbe giden yolu bilmeden, bir labirente düşmüşçesine olduğun yerde dönüp durmak ne büyük bir azaptı!