Dudaklarımı kanatırcasına ısırıyorum günlerdir
her sözcük dilimin ucunda küfre dönüyor çünkü.
Bir gök gürlese bari diyorum bir sağnak patlasa.
bitse bu sessizlik, bu kirli yapışkanlık bitse
ama bir tufan az mı gelir yoksa yine de
yırtılan ve parçalanan birşeyler olmalı mutlaka
hiç durmadan yırtılan ve parçalanan bir şeyler.
Oysa ne kadar sakin
doğuştan gelen bir kusurumuz var; hepimiz mutlu olmak için dünyaya geldiğimizi sanıyoruz. bu kusurumuzu gidermedikçe, dünya gözümüze çelişkilerle dolu bir yer görünecektir. çünkü her adımımızda, ister büyük ister küçük bir şey yapmış olalım, dünyanın ve insan hayatının, mutlu bir yaşam sürdürmeye olanak verecek biçimde tasarlanmadığını anlayacağız. işte bu yüzden bütün yaşlıların yüzlerinde aynı ifadeyi, yani düş kırıklığını görmek mümkündür.
Beraberinde getirdikIeri umutIar ve korkuIarIa akın akın geIen arzuIara tesIim oIduğumuz sürece.
KaIıcı mutIuIuğa ya da huzura hiçbir zaman kavuşamayız.
Yaşam gezinen bir gölgeden ibaret zavallı bir komedyen, bağıra çağıra saatini doldurur sahnede ve bir daha duyulmaz olur sesi; bir ahmağın anlattığı masaldır bu, avazı çıktığınca, hiddetli ve hiçbir anlamı olmayan.
Uyku ve erde hakkında çok iyi konuşabilen bir bilgeyi övdüler Zerdüşt’e: O, bu yüzden çok saygı görmekte ve ödüllendirmekteymiş ve tüm gençler onun kürsüsü önüne oturdu. Ve şöyle konuştu bilge:
‘’Uykuya saygı duyun ve ondan utanın! Bu başta gelir! Ve iyi uyumayan ve gece uyanık duran her şeyden sakının!
Hırsız bile utangaçtır uyku önünde, hep
Kuşkusunda son sınıra ulaşan Descartes sonunda aradığı sağlam, güvenilir ve aracısız bilgiyi buldu.
Bolu bilgi kuşku duyuyor olmasının bilgisiydi.
Var olmasaydık kuşku duyamazdık.
Descartes buradan düşünüyorum,öyleyse varım hakikatini çıkarsamıştır.