"İndan ne de olsa daima biraz kabahatlidir."
"Kıymetimi benden ayrıldıktan sonra anlayacaksın"
"Hiçbir zaman söyleyecek fazla sözüm yoktur, onun için susarım."
"Ama insan hiçbir şeyi gerektiğinden fazla büyütmemeli; ben bu duruma başkalarından daha kolay katlandım. Tutukluluğumun başlangıcında en zoruma giden şey, kafamda hâlâ özgür adam düşüncelerinin bulunmasıydı. Mesela birdenbire bir plajda olmayı, denize doğru ilerlemeyi istiyordum. Ayaklarımın altında ilk dalgaların seslerini, vücudumun suya girişini ve bundan duyduğum ferahlığı zihnimden geçirince, aniden hapishane duvarlarının nasıl da dar olduğunu hissediveriyordum."
"Benden daha mutsuz olanlar da vardı. Zaten annem de böyle düşünürdü; sık sık insanın sonunda her şeye alışacağını tekrarlardı."
"Baskına uğramayı hiçbir zaman sevememişimdir. Başıma bir şey gelecekse, gözümün önünde gelmesini tercih ederim."
"Aslında otuz ya da yetmiş yaşında ölmenin önemli olmadığını bilmez değildim; çünkü her iki durumda da gayet doğal olarak başka erkeklerle başka kadınlar yine yaşayacaklar ve bu, binlerce yıl devam edecektir. Sözün kısası bundan daha açık bir şey yoktu. Şimdi ya da yirmi yıl sonra olsun, ölecek olan hep bendim."
"İnsan madem ki ölecektir, bunun nasıl ve nerede olacağının önemi yoktur, apaçık bir şeydir bu."
"Kimseden yardım filan istemiyorum ve beni işgilendirmeyen bir şeye ilgi duyacak kadar vaktim yoktu."
"Ona göre, insanların adaleti bir hiç, Tanrı'nınki ise her şeydi. Beni mahkûm edenin insanların adaleti olduğunu belirttim"