Bir insanın kaderi, dağdaki patika gibidir: Bazen çıkar, bazen iner, bazen de dibi görünmeyen bir uçurumun başına gelip durur. İnsan tek başına böyle bir yolda ilerleyemez, ama birleşenler, birbirine omuz verenler her engeli aşarlar...
Birey olmak, kendinize güven duygusuyla ilişkilidir. Aileler, çocukların kendilerine olan güvenlerinin oluşumunda gerekli davranışları sergileyemiyor. Aile, çocuk için olumlu zannettiği davranışları sergilese de çok fazla korumacı davranmayı, çocukların her istediğini yerine getirmeyi ya da kendilerini kötü hissetmesinler diye onlara olumsuzlukları yansıtmamayı olumlu bir davranış gibi görüyorlar. Oysa bunlar, sınır çizildiğinde çocuğun kişilik gelişimine çok fazla olumsuz etkide bulunuyor.
başkalarının üzerinde güç sahibi olmak, o insanların onurlarını almak, bireyselliklerini çalmak ve bir anlamda onları köleliğe zorlamak demektir. Sadece çirkin bir zihin yapabilir bunu
Depresyonun en yıkıcı yanlarından biri isteğinizi felç etmesidir. En hafif depresyonda, basitçe birkaç sıkıcı angaryayı erteleyebilirsiniz. İstek eksikliğiniz arttıkça, herhangi bir etkinlik öylesine zor gözükür ki hiç bir şey yapmama isteğiyle boğulmaya başlarsınız. Çok az başarı elde ettiğiniz için, gitgide daha kötü hissedersiniz. Sadece kendinizi normal uyarı ve zevk kaynaklarından mahrum etmekle kalmazsınız, üretkenliğinizin olmaması kendinize öfkenizi arttırır, insanlardan daha fazla uzaklaşırsınız ve kapasiteniz daha da azalır.
Olumsuz duygu gerçekmiş hissi uyandırır ve onu yaratan çarpıtılmış düşünceye inandırıcılık yükler. Bu döngü sürer gider ve sonunda içinde tutsak olur kalırsınız. Zihinsel hapis bir yanılsamadır, elinizde olmadan yarattığınız bir oyundur. Gerçek görünür; çünkü, gerçekmiş gibi hissedersiniz.