Allah, 'el-ilah'ın hecelerinin kaynaşmış biçimidir ve yalnızca 'Tanrı' anlamına gelir. Bir ad değil bir belirtmedir. Tıpkı 'Sultan' der gibi. Ama Sultan`ın da bir adı vardır: Mehmed, Murad, İbrahim, ya da Osman.
İnsanların ikiye ayrıldığını söylemişti Meymûn: Dünyanın sonunun yakın olduğuna inananlar ve bundan kuşku duyanlar -- o ve ben, bu sonunculardandık. Bense insanların, dünyanın sonundan korkanlar ve onu isteyenler diye de ikiye ayrıldığını söyleyerek yanıtlamıştım onu; birinciler tufan ve büyük felaket sözcüklerini kullanıyorlardı dünyanın sonundan söz ederken; ikinciler yeniden doğuş ve kurtuluştan dem vuruyorlardı...
Sonra Meymûn, ''Acaba, dedi, Nuh zamanında da insanlar Tufan'ı alkışlayanlar ve ona karşı olanlar diye ikiye ayrılmışlar mıdır?''
Ve gülmeye koyulduk; o kadar ki katırlarımız bile ürktü.
1918 ile 19 Mayıs 1919 günü Mustafa Kemal`in Samsun`a gidişine kadar olan bölümü adete bir dizi izler gibi okuduğum çok güzel bir Türk Tarihi kitabı. Sadece Mustafa Kemal`den değil dönemin vaziyetini, tüm önemli olaylarını ve insanlarını anlatan çok güzel bir kitap. Meşrutiyet döneminden, yapılan hatalardan, İttihat ve Terakki cemiyetinden ve Enver Paşa gibi önemli isimlerinden, Saray`dan, Damat Ferit Paşa`dan, Yunan işgalinin fiilen başlamasından, dönemin gazetelerinin manşetlerine kadar neredeyse her konuya değinen sadece 280 sayfalık bir kitap. Bu dönemde Mustafa Kemal`in yaptığı işlere ve gelişen olaylara nasıl tepki verdiğine gelince; adımını çok dikkatli atan, asıl fikrini sadece en yakın dostlarına açan, karşıt görüşlü yüksek mertebe kişilerden yararlanmasını bilen çok zekice hareketlerde bulunan bir yapıya sahip.
Birçok defa kitaptan alıntılar da yapmış olmakla beraber okurken müthiş keyif aldığım bir kitap oldu.
İşgale tepkisiz bir Başkent, taleplere boyun eğen bir hükumet, İngiliz hakimiyeti isteyen yetkililer ve bütün bunlar olurken saltanatını güvenceye almaya çalışan bir Sultan... Şartlar böyleyken Yunan Ordusu`nun İzmir`i işgal etmesine kim mani olabilirdi ki?