Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Emin K.

Emin K.
@EMNK
"Bilgeliğin arttığı yerde keder de artar ve bilgisini arttıran, derdini de arttırır."
624 syf.
·
Puan vermedi
·
44 günde okudu
İdrisîlerin Evi
İdrisîlerin EviGazale Alizade
7.2/10 · 54 okunma
Emin K. okurunun profil resmi
Eser, İran Edebiyatı Yirmi Yılın En İyi Kurmaca Ödülü’nü almış. Yazarı Gazale Alizade de İran’ın önemli yazarlarından biri olarak görülüyormuş. Sadık Hidayet’i çok beğenen Alizade, onun gibi intihar ederek yaşamına son vermiş. Kendi hayatından ipuçları da taşıyan bu eserinde bir devrim ertesi dönüşümleri anlatıyor. Roman sonundaki çevirmen notunda eserle yazarın yaşamının benzer kesişimlerini okuyoruz aynı zamanda. Yazara dair diğer ilginç noktaysa; kurmacalarını, gözlerini bağlayıp bir kitaptan okur gibi trans metoduyla yardımcısına dikte ettirerek kaleme almış olması. Romandaki isimlerin büyük çoğunluğu Farsça olsa da olaylar bildiğimiz İran’dan ötede bir kurmaca evreninde geçiyor. Orak çekiçli komünyal bir devrim gerçekleşmiş ve bu devrimi yapan Ateşçiler yeni bir düzen kurmaya çalışıyorlar. Bir karakterden Buda mistisizmine yönelik ilgi görsek de halkın genel inanışı da Hristiyanlık. Humeyni devrimi öncesinde ülkede uzun süre monarşinin hüküm sürdüğünü biliyordum. Ancak böylesi bir geçiş herhangi bir zamanda yaşanmış mıdır diye baktığımda bunun olmadığını tamamen bir yazar kurmacasıyla karşı karşıya olduğumuzu gördüm. Bir dönem Halkın Fedaileri ve Halkın Mücahitleri örgütlerini doğursa da sol, ülkede bu çapta bir devrim yapamamış. Kurgudaki devrimci Kahramanlar, Halkın Fedaileri gibi oluşumları temsil ediyor gibi düşünebiliriz. Yani devrimi Humeyni değil de sosyalist bir grup yaptı ama sonuç yine aynı; “Her devrim önce kendi evlatlarını yer” ve biraz kaos biraz yozlaşma, sonrasında devrimin menfaatperver savunucularının kendilerine kuraldışı bir alan oluşturdukları yeni düzen. Aslında kitap devrimden öte dönüşümlere odaklanmış vaziyette. Bu dönüşümü de İdrisilerin Evi üzerinden okuyoruz. İdrisilerin Evi, yirmi odası bulunan büyük bir konakken içinde sadece dört kişi yaşamaktadır. Bu dört kişi de hayatının farklı noktalarına saplanmış münzevi ve takıntılı kişilikler. Yazar Alizade’nin kendi hayatında da deneyimlemek mecburiyetinde kaldığı ‘varlıklı ama mutsuz ailenin içe dönük yalnız çocuğu olmak’ meselesini romanında derinlemesine işlediğini görüyoruz. Varlıklı bir hayat ve konak elitisizminin yanında bir de sorunlu aile hayatıyla iyice ıssızlaşarak normal yaşamdan ve halktan kopan bu aile, devrimin icbar eden karması yüzünden halkla karışmak mecburiyetinde kalır. Bu karışma, sürtüşme ve değişimleri de beraberinde getiriyor. Öncesinde büyüyle, misitisizmle ilgilenen, insanlar yerine kitaplara yüzünü dönmüş, geceleri uyuyamayan, kalın perdelerle, uyku haplarıyla sabahları uyuya kalabilen bir adamın; erkeklerden nefreti, hastalıklı bir boyuta ulaşmış, kimseyle temas edemeyen, aşırı kırılgan yapıda piyano çalmak dışında hiçbir meşguliyeti olmayan bir kadının ve aklı, gençliğinde kavuşamadığı aşkta ve yaşayamadığı hayatta kalan evin hanımının keskin dönüşümlerine şahit oluyoruz. Nitekim sonlarda da karakterlerden biri eline aldığı kitapta “Kimse yeniden doğmadan Tanrı’nın krallığını göremez.” ibaresiyle karşılaşır. Yazar istediğine ulaşmış, karakterlerini yeniden doğurmuştur. Yeniden doğan karakterler çevresiyle daha anlamlı ilişkiler kurmaya başlarken saplantılı bencil yaşayışlarını da geride bırakıp bir anlamda insan olmanın şerefini tadarak Yaratan’ın muhatabiyetini duymuşlardır. Tüm bunlar, altı yüz küsur sayfada etkisiz ve düşük tempoda bir anlatım yerine etkileyici bir anlatımla okurun duygularını daha çok harekete geçirecek biçimde anlatılmış olsaydı arka kapakta yazan “gerçek edebiyatla ve ‘büyük roman’larla ilgilenen herkesin kitaplığında bulunması gereken bir başyapıt” ibaresine katılırdım ancak mevcut halde bunu söylemek pek mümkün gözükmüyor. Adeta bir ressamın ağır hareketlerle giriştiği kalabalık bir tasvir çalışmasını izliyoruz. Bizler de okur olarak bu tasvirin şekillenmesini sabırla bekliyoruz. Ama yaprak kımıldamıyor ve hava çok sıcak :) Ortaya çıkan tasvir de beklediğinize, sabrettiğinize değer mi? Bence o kadar değmez ama tartışılır tabi. Bunu en iyi bu temsille anlatabilirdim sanırım. Kurgu içerisinde üst kurmacayla anlatılmış küçük öyküler vardı. Bu öyküler akmayan kurguyu sürdürmek için mi vardı yoksa okurun ilgisini toparlamak için mi ya da yazarın derin muhayyilesinde karakterleri için dallandırdığı alternatif ırmaklar mıydı bilinmez ama bu bölümlerin genel kurguya nazaran çok daha etkileyici olduğu rahatlıkla söylenebilir. -6,5/10-
Reklam
Emin K. bir yorumu yanıtladı.
104 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Yazarının yayımlanan ikinci öykü kitabı. Her ne kadar beklentim, ilk bir-iki kitapta kendine ait sesin ve özgün üslubun oluşmaması ve çeşitli acemilikler olabilmesi dolayısıyla düşük olsa da yazarın bunları büyük oranda geride bıraktığını görüyoruz. Bu bakımdan beklentimin üzerinde, iyi bir öykü kitabı okuduğumu söyleyebilirim. Kitap, iki temel
Modern Soslu Postmodern Makarna
Modern Soslu Postmodern MakarnaTurhan Yıldırım · İthaki Yayınları · 2023109 okunma
Turhan Yıldırım okurunun profil resmi
Emeklerinize, zihninize sağlık. Çift yönlü incelemeniz için çok teşekkür ederim, eksik olmayın.
Emin K. okurunun profil resmi
. Eleştiriye gösterdiğiniz olgun tavır çok kıymetli. Bu yüzden ben teşekkür ederim. Sabırla, emek vererek bir eser ortaya koymuşsunuz. Umarım emeğiniz karşılığını, kitabınız bolca okurunu bulur.
1 sonraki yanıtı göster
En iyi başlangıçlarda listelenebilir
Kaos bir evde birdenbire ortaya çıkmaz; ahşap oymalar, nevresim kıvrımları, panjurlar ve perde pileleri arasında usulca birikerek, kapıdan esip gelen bir rüzgârla savrulmayı bekleyen tozlar gibi pusuda bekler.
Sayfa 7 - Ketebe Yayınları, 1. Baskı, 2021Kitabı okudu
Emin K. okurunun profil resmi
Tolstoy'un o unutulmaz başlangıcını da çağrıştırıyor; "Mutlu aileler birbirlerine benzerler. Her mutsuz aileninse kendine özgü bir mutsuzluğu vardır."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
134 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
Ne Ki Ababeth
Ne Ki AbabethHasanali Yıldırım
8.3/10 · 9 okunma
Emin K. okurunun profil resmi
2000 yılında ilk ve tek baskısı yapılmış farklı bir hikaye kitabı. Yazarı Hasanali Yıldırım; hikâye sanatı, sinema sanatı ve edebiyat kuramları üzerine dersler veren, çeşitli zamanlarda çeşitli organizyonlar için kültür ve sanat etkinliklerinde dersler vermiş, sanat kaygısı olan, sahte sanata kendi tabiriyle 'sanatımsı' ya karşı duran birisi. Kitap içindeki öyküler de birbirinden farklı türde kimi taraflarıyla Postmodern öyküye göz kırpan, yoğun anlatımlı, sembolik ve metaforik anlatımı da olan, anlatıcının aniden değişebildiği öyküler. Yaklaşık 130 sayfalık bir kitap ancak yoğun anlatımından dolayı öyle çabuk ilerlemek mümkün olmuyor. Öykü finallerinde şaşırtmacaları da görüyoruz. Sıradan olmayan kurguların yanında güçlü cümleler de var. Ancak bazı uzun cümlelerin okurda sanki Google Translate kullanılmış etkisi oluşturduğunu da söylemeli. Akışı zorlayan kimi devrik cümleleri de göz önünde bulundurarak 'acaba bu kadarına gerek var mıydı?' sorusu akla geliyor. Kitabın baskısı yok. Telif hakları yazarındaymış. O ancak tekrardan isterse bir gün yeniden basılabilir yani. İşin mutfak kısmını seven, sanat kaygısını ilgi ve beğeninin önüne koymuş biri de bunu ne kadar önemser ve isterse ancak o zaman yeni baskı gelecek muhtemelen. Şimdilik sahaflardan ve ikinci el piyasasından temin edilebiliyor. Farklı bir deneyim isteyenler değerlendirebilirler.
1.130 öğeden 6 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.