Dünyaya 2. defa gelecek oysaydın ne olarak gelmek isterdin diye sormuştu bir arkadaş.
Bulut olarak gelmek isterdim sanırım.
Keyfim yerimde olduğunda bembeyaz bulutum masmavi süslerdi.
Üzgün olduğumda yağmur yağardı.
Kızdığımda şimşek çakardı.
Kaybolmak istediğimde boş bir gökyüzü olurdu baktığınızda. Gri bir gökyüzü.. ☁️
Vahşi bir simsiyah at olmak isterdim. Özgürce kırlarda koşmak, dağ tepe demeden dünyayı gezmek isterdim... (Ruh halime göre değişiyor, bugün at, yarın başka bir şey olmak isterim... :D. )
Beğenmeme ve başarılı olanı aşağıya çekme hastalığı giderek saplantılı bir hal alıyor...
"Ben gelişmiyorsam o da gelişmemeli...
Ben bu fikri ondan önce nasıl düşünemedim...
Neden o takdir görüyor da ben hak etmeme rağmen göremiyorum.....gibi zihin arkası arızalı düşüncelerin dozu giderek artıyor.
Ve bunu düşüneni cezalandırmalıyım, taşlatmalıyım fikri tüm toplumu negatif yönde etkiliyor.
Gelişmek, üretmek ve ortaya yeni bir şeyler koymak yerine, yükseleni aşağı çekmek rahatlığı ve konforundan vazgeçmiyoruz.
"Yerine bir yeni bir şey koyamadığın hiçbir eleştiri, dinlenesi değildir. " sözünden de hareketle toplumu ve kişileri bu tavra sürükleyen kişilik arızasının arkasında yatan sebep nedir sizce...?
Benim fikrimce, kişi hep başarılı olmaya alıştırıldığından kaynaklanıyor. Ailesi, çevresi ve toplum tarafından "başarılı olmak zorundasın" dayatması yüzünden kendisinin "en iyi" olması gerektiğini düşünüyor. Bir başkası, bu "en iyi" olma çabasını daha iyi yaparsa, ilk başta kabullenemeyip işi kıskançlık boyutuna götürebiliyor.
Ama "başarmanın" ya da "başaramamanın" da insana bir şeyler kattığını düşünen bilinçli birinin kendine daha merhametli yaklaşacağını düşünüyorum.