Batan Güneş, Japon edebiyatında okuduğum ilk kitap oldu. Yazarın hayatını bilerek okumaya başladığım için beni ruhen kötü etkilemesinden korkarak biraz tereddütle başladım. Tüm karakterler kitap boyunca sadece acı çekmelerine rağmen nedense hiçbir duygu bana geçmedi. Sanki her biri normal hayatlarında mutsuzluk kovalayan kişiler gibiydiler ve yaşadıkları hüzünler çok yüzeysel kaldı. Bu durum betimlemelerdeki yetersizlikten dolayı olabilir ya da acı ile harmanlamış orta doğu topraklarından çıkan kitaplarla büyüdükten sonra artık hiçbir şey yeterli gelmeyecek de olabilir. Bilemiyorum.
Batan GüneşOsamu Dazai · İthaki Yayınları · 20232,530 okunma
Kitabı bitirdiğim an aklıma ilk olarak şu soru geldi. Evi bu kadar çok seven Piranesi orada hiç bulunmamış ve orayı hiç tanımamış olmayı tercih eder miydi? Daha eve hiç gitmemişken tüm bu başına gelecekleri bilseydi yine de o ayini yapar mıydı?
Piranesi'nin hikayesini başından sonuna kadar heyecan ve merak ile okusam da Matthew Rose Sorensen'e karşı derin bir hüzün hissediyorum. Bu hikayede kurtarılamayan tek kişi o oldu. Nefes alsa da bir daha asla yaşayamayacak. Başka bir bedenin içerisine hapsolmuş ve hep de öyle olacak.