Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Ece

Sabitlenmiş gönderi
sen benden gittikten sonra
Dışarda yağmur çiseliyor. Yine şuh bir bahar sabahı. Kaçta kaçın benim? Kanımda, kafamda sen sen varsın. Sesin yetmiyor bana. Seni bütün olarak istiyorum, etinle, iskeletinle, rüyalarınla bütün. Ve yalnız benim olarak. Mazini kıskanıyorum. Halini kıskanıyorum. Kendini rahat hissetmen beni kudurtuyor. Anlarsan anla, ben anlayamıyorum. Acı duymaman için derimi yüzdürtürüm ama ayrılığın seni üzmediğini, yaralamadığını düşünmek kanımı tepeme çıkartıyor. Üstelik buna imkan olmadığını da biliyorum. Biliyorum ki, benimsin, yalnız benim, ebediyen benim. Dudaklarım dudaklarına, tenim tenine, ruhum ruhuna alevden harflerle damgasını vurmuştur.
Sayfa 31
Reklam
Her neyse işte Özledim seni O kadar
çok sevgili günlük
unutma ki hiçbir şey sonsuza kadar sürmez

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Hayaller kurmayı veya peri masallarına inanmayı bırakalı uzun bir zaman oluyordu. Ben şu kızlardandım; bilirsiniz, saat on ikiyi vurduğunda külkedisine değil bal kabağına dönüşenlerden... Bir külkedisi masalında bile prenses değil kesinlikle onu baloya götüren o araba olurdum veya pamuk prenses masalındaki zehirli elma olurdum. O kadar ki ben saçları kesilmiş bir Rapunzel olurdum. Benim beyaz atlı prenslerim daima beni kurtarmak için geldikleri yolda, uğruma ölürlerdi. Kurtarılmayı beklerken kaybolmuş zavallı bir ruha sahiptim. Çirkin olduğum için değil, çok güzel değildim ama kesinlikle çirkin değildim. Sadece, bendim işte; hayal kırıklığı.
Kalabalıklar genel olarak ürkütücüydü. İçimde bastıramadığım bir karanlık taraf; "Çünkü son zamanlarda içine karıştığın tek kalabalık cenazelerdi." diye fısıldadı.
Reklam
Bitmek bilmez bir sevgi, zorunlu bir sevgi, kontrol edilemez bir muhtaçlık ve asla azalmayan bir özlemdi Doruk Ilgaz.
İçimde yükselen bir ağıt vardı, bir savaşa gidiyormuşum gibi değil, ciğerlerimi parçayalan bir yas kokusu vardı; çoktan şehit düşmüşüm gibi.
Yalnızlık sorun değildi, yalnızlıkla başa çıkabiliyordum; onun tarafından yalnız bırakılmadığım sürece.
O gece hava her zamankinden daha karanlıktı ya da ben öyle sanıyordum.
Senin yanında bütün kadınlar gazete kağıdından kırpılmış gibi düz, sığ, ruhsuz ve manasız. Sen aşkın ta kendisisin canım benim, kadının ta kendisisin. Tabiat kadar tabiisin. Ve bir busende bütünün var, bütünün yani rüyaları, özleyişleri, çırpınışları, hummaları, şefkatleriyle bütün bir kadınlık.
Sayfa 123
Reklam
"Paris sen yokken rüyalarımın şehriydi, şimdi Paris'im sensin. Bütün ışıkları, bütün cazibesi, bütün büyüsüyle Paris. Yalnız Paris mi? Teninde çöllerin alevi, teninde çöl akşamlarının serinliği. Paris bir kartpostal kadar cansız, soluk, soğuk. Yalnız sen yaşıyorsun, yalnız sende yaşıyorum. Seninle, senin için yaşıyorum, seni yaşıyorum."
Sayfa 123
"Sana kalbimi yollamak isterdim, ama kalbim bende değil ki! Ben, hicranınla inleyen bir rebap. Baktım, göğsümde senin kalbin çarpıyor. Onu yollayamam."
Sayfa 107
"Ya sevsen ve sevilmeseydin? Ya sevsem ve sevilmeseydim? Biz şımarık çocuklarız Lamiam. O kadar susuzuz ki birbirimize, o kadar birbirimiz için yaratılmışız ki..."
Sayfa 103
Neden susuşun, neden susuşum bizi kahrediyor? Sevmek inanmak demek, katlanmak demek. Sonra anlıyorum, kalbin beyinden kopuşu gibi acı ayrılık. Anlıyorum. Ben tekim. Kimseye benzemeyenim. Zirveleri ve uçurumlarıyla kimseye benzemeyen. Ben rüyanım senin.
Sayfa 102
"Biz birbiriyle genişleyen, birbiriyle sonsuzlaşan tek ruhuz. Saçlarımı okşamak istediğin zaman, kendi saçlarını okşa dememiş miydim? O kadar seninleyim, o kadar benimlesin ki."
Sayfa 102
"Seni bütün olarak istiyorum. Bütün zamanını istiyorum. Saçmala, ağla, gül. Fakat yaz. Anlamıyor musun? Bu kaderin son ve muhteşem atıfeti. Bir masal aşkı. Bütün inkisarlarımızı unutturan bütün bozgunlarımızı zafere çeviren bir aşk."
Sayfa 100
1.494 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.