“…Kendimizden başka bir canın iyiliği için hayata yalvardığımızda doğuyordu insalığınız. Belki de bu yüzden habire doğuruyorduk, kendimizden başkasını sevebilme kabiliyeti geliştirebilelim diye.”
Reaksiyondu hayat, insanın kimyasını değiştiren, zihni düşünceden düşünceye, analizden analize ve nihayetinde şekilden şekile sokabilen zincirleme bir reaksiyon ve merak bu reaksiyonun atmosferiydi.
Evren öyle güzel tasarlanmıştır ki, varmak için çıktığımız yol, gitmek istediğimiz yer neresi olursa olsun, yola çıkma cesaretini gösterebilen ve kendine samimi olan herkesi özüne yaklaştırır.
Sadece uygar bir insanın ilkel dürtüleri, yani kini, hırsı, arzuyu unutmasının gerektiği gibi, iyi ve kötünün ne olduğuna dair yargıda bulunmanın ilkel arzusunu unutmalıyız.
“Tek başına arzu boştur, yani yalnızca yön gösterir ama hedef belirlemez; hedefse her zaman görsel bir oyun gibi net değildir, yaklaştıkça esrarengizleşir.”
“Akıl, öğrenmeye ve disipline çabuk tepki verir. Aklınızın size istediğiniz şeyleri geri vermesini sağlayabilirsiniz, ama unutmayın akıl yalnızca kendisine önce verileni geri verebilir.”